 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1995/6029
K. 1995/6860
T. 8.6.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KAMULAŞTIRMADA KATMA DEĞER VERGİSİ
ÖZET : Kamulaştırmayı yapan İdare, komisyonun belirlediği değeri veya ilk taksidini, herhangi bir kesinte yapmaksızın bankaya bloke etmek zorunda olduğundan, esasen İdarenin kestiği belirlenmeyen katma değer vergisini ödemek zorunda olan mülk sahibinin, bunu, kamulaştırmaya yapan İdareden
istemesi mümkün değildir.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 13/1)
(3065 s. KDV. K. m. 1/1-3)
Dava dilekçesinde, 1.509.062.610 TL. alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davada; kamulaştırılan taşınmazın, Kamulaştırma Kanunu hükümleri dairesinde takdir edilip davacıya ödenen bedeli üzerinden davacının vergi dairesine ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürdüğü KDV.'nin, kamulaştıran İdareden tahsili istenmiş, mahkemece dava kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Kamulaştırma Kanununun 13. maddesine göre, kamulaştıran İdare, takdir komisyonunun belirlediği değeri taşınmaz malikine ödenmek üzere bir bankaya bloke etmek zorunda olup, taşınmazın takdir edilen bu değerinden idarece herhangi bir kesinti (KDV. ismi altında da olsa) yapması söz konusu değildir. Böyle bir kesinti yaptığı takdirde ancak İdare, bunu, taşınmaz malikine tazmin ile yükümlüdür. Davacının dayandığı ve mahkeme kararında da göz önünde bulundurulduğu anlaşılan 5. Hukuk Dairesi'nin 11.10.1991 tarih, 1991/13140 esas, 10347 sayılı kararı, İdarenin kamulaştırma bedelinden kestiği KDV.'nin iadesine ilişkin olup, idare takdir komisyonunca saptanan bedelden herhangi bir indirim yapmamış olduğundan, bu davada uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.
Vergi, kamu hukuku alanında yer alan yasalara tabi olup, bunun ödenmesi gerekip gerekmediği, mükellefi ve ödenmesi gereken miktar, ilgili yasa hükümlerine tabi olup, kamulaştırma bedeli ile ilgili uyuşmazlıklarda uygulama olanağı bulunmamaktadır. Davalı İdarenin böyle bir vergi karşılığını kestiği de belirlenmediğine göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken bilirkişilerin varit olmayan ve dayanaksız görüşlerine uyularak yazılı olduğu şekilde kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.6.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.