 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/3895
Karar no : 1995/4563
Tarih : 13.4.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2942/m.11,15
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dairenin bozma ilamına karşı vaki direnme üzerine tebligatın usulsüzlüğünü kabul eden mahkeme kararı, Hukuk Genel Kurulunca uygun görülmüş, ancak diğer hususların incelenmesi için dosya daireye gönderilmiştir.
Dairenin geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen belgeler de dikkate alınarak yapılan inceleme sonunda, Tebligat kanununun 32. maddesinin 2. fıkrası hükmünün uygulanması halinde de davacının bu fıkra hükmünden yararlanmasında kötüniyetini belirleyen bir olgu bulunmadığı da saptandığından davanın yasal süresi içinde açıldığının kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1-Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında Kamulaştırma Kanununun 11/3-f maddesi uyarınca taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına ve olduğu gibi kullanılması haline göre değerlendirme yapılması gerektiği halde tarla olarak değerlendirilen taşınmazda sabit tesisler yapılamayacağı ve yer altından geçen boru hattı üzerinde ağaç dikilemeyeceği gibi taşınmazın mevcut durumu ile bağdaşmayan gerekçelerle değer kaybının 289 parselde %7 ve %5, 243 parselde %1 gibi yüzölçümlere göre yüksek oranda ve altından boru hattı geçirilen kısımların mülkiyet kamulaştırması için ödenebilecek miktara yakın bir bedelin belirlenmiş olması,
2-Bilirkişi raporlarına itiraz vaki olduğuna göre taşınmazda münavebesi yapılan ürünlerin dekar başına üretim miktarı, üretim giderleri ve ortalama satış fiyatlarına ilişkin verilerin ilgili resmi mercilerden getirtilip raporların denetlenmemesi ve Yargıtay'ın denetimine de olanak sağlanmaması,
3-Taşınmaza 24.10.1986 tarihinde usulünce alınmış bir kamu yararı kararından ve takdir komisyonunca belirlenen bedel bankaya yatırıldıktan sonra kamu hizmetinin ifası için el konulmuş, açılan bedel artırım davasında ise, süresinde tebligat çıkarılmış olmasına rağmen tebligatın yasada öngörülen usule göre yapılmamış olduğu saptanmış ve bu suretle bir yıl içinde usulüne göre tebligat yaptırılamamış olduğu için bedel, Kamulaştırma Kanununun 11. maddesi uyarınca kamulaştırma tarihine göre değil, Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinin 13. fıkrası hükmü gereği davanın açıldığı 20.4.1992 tarihindeki değerler dikkate alınarak belirlenmiştir. Kamulaştırma yasal bir işlem olduğundan taşınmaza el koymakla idarenin bir haksız eylemi söz konusu olmadığı gibi 20.4.1992 tarihi itibarı ile ve bu gündeki değerlere göre tespit edilen bedele taşınmaza el konulduğu gerekçesi ile geriye gidilerek 5.5.1987 tarihinden faiz yürütülmesi, faizin niteliği ve gerekçesi ile bağdaşmaz ve hakkaniyet kurallarına uymaz.
Bu nedenle davacının el koyma tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında bu el koymadan ötürü uğradığı bir zarar veya mahrum kaldığı bir gelir söz konusu ise ve koşulları varsa bu konuda ayrıca istemde bulunabileceği dikkate alınarak, 24.12.1989 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 20.10.1989 gün ve 1988/4- 1989/3 Sayılı Tevhidi İçtihat Kararında kabul edilen ilkeden hareketle artırılan bedel faizine dava tarihi itibarı ile kamulaştırmanın idari yönden kesinleşip mülkiyetin davalı idareye geçtiği 20.5.1992 tarihinden hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.4.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.