 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1994/2900
K. 1994/5331
T. 21.4.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ESKİ HALE GETİRME
TEMYİZ HAKKI VERMEYEN TEBLİG
TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİ
KARAR ÖZETİ :Temyiz süresi geçtikten sonraki eski hale getirme talebi, hükmü temyizen incelemekle görevli Yargıtay dairesine yapılır.
Usulünce kesinleşmiş ve infaz edilmiş bir kararın;
hakim tarafından, usulüne aykırı olarak yeniden tebliğe çıkarılması, yeni bir temyiz süresi ve temyiz hakkı sağlamaz.
Yasal süre geçtikten sonra yapılan temyiz istemi,mahalli mahkemece reddedilmelidir.
(1086 s. HUMK. m. 166-1 74, 432/1-4)
(7201 s. Tebligat K. m. 32)
(YİBK., 1.6.1990 gün ve 1989/3, 1990/4 s.)
Dava dilekçesinde, 16. madde gereği tescil istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davalı Mehmet, kamulaştırılan taşınmazın Kamulaştırma Kanununun 16. maddesi uyarınca tesciline ilişkin 9.6.1976 tarihli kararın usulsüz olarak tebliğe çıkarıldığını, tebligatın 25.4.1989 tarihinde büro memuru Faruk imzasına tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasından anlaşılmasına karşın kendisinin bürosu bulunmadığını, buna rağmen karara kesinleşme şerhi verildiğini ve bu hususuda 25.10.1993 günü tapudaki bir işlemi nedeniyle muttali olduğunu ileri sürerek kararın kendisine tebliğ edilmesini istemiştir. Mahkemece resen araştırmaya girilerek davalıya çıkarılan tebligatın usulsüz olduğu gerekçesi ile adı geçene yeniden tebligat çıkarılmasına karar verilmiş, tebliğ üzerine davalı, sözü edilen kararı temyiz etmiştir.
Özetlenen maddi olay dikkate alındığında iddiaya göre geçerli bir tebligat bulunmadığından geçirilmiş bir süre de yoktur. Bu durumda, HUMK.nun 166 ve sonra gelen maddeleri kapsamında bir eski hale getirme istemi söz konusu olmadığı gibi, böyle bir istem sözkonusu olsa bile bunun mahkemece değil, temyiz mercii olan Yargıtay'da değerlendirilmesi gerektiği açıktır. O halde davalı, ancak tebligatın geçersizliğine ve ıttıla tarihine dayanarak, Tebligat Kanununun 32. maddesi uyarınca temyiz isteminde bulunabilir.
Bu durumda, 1976 yılında nihai karar vermek suretiyle davadan elini çeken ve 28.9.1990 tarihinde kesinleşme şerhi vererek kararın infazını da sağlayan hakimin, kararı yeniden tebliğe çıkararak davalıya temyiz imkanı sağlamasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usulünce kesinleşmiş ve infaz edilmiş bir kararın, usule aykırı olarak yeniden tebliğe çıkarılması, davalıya yeni bir temyiz süresi ve temyiz etme hakkı sağlamaz.
Bu itibarla;
1- Davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile şeklen kesinleşmiş ve infaz edilmiş mahkeme kararının davalıya yeniden tebliğe çıkarılmasına ilişkin olarak verilen 6.12.1993 gün ve 1975/214-1976/164 sayılı kararın bozularak kaldırılmasına,
2- Davalı usulsüz olduğunu iddia ettiği tebligata ve konusuna, mahkemeye verdiği 27.10.1993 tarihli dilekçede, 25.10.1993 tarihinde muttali olduğunu bildirdiğine göre Tebligat Kanununun 32. maddesi ile HUMK.nun 432. maddesi uyarınca yasal temyiz süresi geçtikten sonra, 12.1.1994 tarihinde verdiği dilekçe ile vaki temyiz isteminin, 1.6.1990 gün ve 1989/3-1990/4 sayılı İçtihatları Birleştirme kararı uyarınca (REDDİNE), 21.4.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.