 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2005/9191
K: 2006/2066
T: 13.03.2006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Taşınmazlarda hazinenin zilyetliğinin söz konusu olmaması nedeniyle davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının hazine yönünden hukuki değerini yitirdiğinden söz edilemez- Öte yandan tapu kayıtları kestanelik ve kestanelik bahçe için oluşturulmuştur. 4785 sayılı Yasanın 2. maddesinde aşısız kestanelikler, devletleştirilen yerlerin kapsamı dışında bırakıldığından, mahkemece bu düzenleme de gözönüne alınarak, gerekli araştırma ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekir.
(4785 s. OKDK m. 2)
(6831 s. OK m. 2/B)
Taraflar arasındaki tapu iptali, tescil davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı tarafından süresi içinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş ise de, dava konusu taşınmazın Yargıtay duruşması için gerekli tebligat masrafları ödenmediğinden duruşma isteminin masraf yönünden reddi ile incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı tapu kaydına ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucunda davalılar adına oluşan tapu kayıtlarının payları oranında iptal ve tescili isteğiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın şahıs, davalılar yönünden feragat nedeniyle hazine ve köy tüzel kişiliği yönünden dayanak tapu kaydının hukuki değerini yitirmiş olduğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının tesis ve intikal tarihlerine göre hukuki değerlerini kaybettiği gerekçesiyle yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Kadastro sırasında temyize konu 1068, 1136 ila 1145, 1159, 1160, 1162 ila 1193 ve 1202 parsel numaralı taşınmazlar 1744 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca orman dışına çıkarılan yerlerden olup, hazine adına oluşturulan tapu kaydı kapsamında kaldığı nedeniyle hazine adına tespit edilmiş, davacılar tapu kayıtlarına dayanarak iptal ve tescil isteğiyle dava açmışlardır. Hazine adına kayıtlı 17.09.1982 tarih 42 nolu tapu kaydının 2/B uygulaması sonucu orman dışına çıkarılan yerlerden olduğu nedenine dayalı olarak oluşturulduğu getirtilen kayıt örneğinin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Hazine tapusunun dava konusu taşınmazlara aidiyeti uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Davacılar beş ayrı kökten gelen tapu kaydına dayanmışlardır. Bunlardan Temmuz 1289 tarih 1981 nolu sicilden gelen Mart 1941 tarih 21, Temmuz 1289 tarih, 180 nolu sicilden gelen Mart 1941 tarih 22 nolu tapu kayıtlarının uygulaması yapılmış, diğer Temmuz 1289 tarih 189 ve gittisi olan Mart 1941 tarih 19, Temmuz 1289 tarih 190 sıra numaralı ve gittisi Mart 1941 tarih 20 ve Temmuz 1289 tarih 192 sıra no da kayıtlı iken Mart 1997 tarih 4 no'ya tedavül gören tapu kayıtlarının ise uygulaması yapılmamıştır. Mart 1941 tarih 21 ve 22 nolu tapu kayıtları ile gelelilerinin uygulaması ile ilgili yerel bilirkişi sözleri de soyut içerikli ve gerekçeye dayanmadığı gibi kayıtlarda yazılı sınır yerleri arazi üzerinde belirlenip krokisine yansıtılmamış, diğer 3 adet tapu kaydının uygulanmamasının gerekçeleri ise hüküm yerinde gösterilmemiştir. Taşınmazlarda hazinenin zilyetliğinin söz konusu olmaması nedeniyle davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının hazine yönünden hukuki değerini yitirdiğinden söz edilemez, öte yandan tapu kayıtları kestanelik ve kestanelik bahçe için oluşturulmuştur. 4785 sayılı Yasanın 2. maddesinde aşısız kestanelikler Devletleştirilen yerlerin kapsamı dışında bırakılmıştır. Mahkemece bu yönde gözardı edilmiştir.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, davacılara dayandıkları tapu kayıtlarından Temmuz 1289 tarih 180 nolu tapu kaydına dayanıp dayanmadıkları açıkça sorulup beyanları imzaları ile belgelendirilmeli, dayanmaları halinde kayıt maliki Bire oğlu Mustafa ile akdi yada irsi ilişkileri yönünden veraset belgesi ibraz etmeleri istenmeli, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişilerle tüm tespit bilirkişileri eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak davacıların dayandıkları tapu kayıtları yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı ve yansız kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla gereği gibi yerlerine uygulanmalı, Temmuz 1289 tarih 190 sıra nolu tapu kaydının aidiyeti yönünden basmak!-; yolu ve hacıbeyoğlu yeri, Temmuz 1289 tarih 189 sıra nolu tapu kaydının aidiyeti yönünden Hacı oğlu ve derviş kerimesi yerlerinin, Temmuz 1289 tarih 180 nolu kaydın sınırındaki sahibi senet yerinin arazi üzerinde nereleri olduğu ve ayrıca kayıtta yazılı öz ve yolların nereden geçtikleri ve güzergahları bilirkişilere arazi üzerinde göstertilip düzenlenecek krokiye yerleri işaret ettirilmeli, bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar olduğunda davacılara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, bu arada taşınmazları dıştan çevreleyen 1. ve ikinci derecede komşu parsellerin kadastro tutanak ve dayanakları kayıtlar getirtilip taşınmazlar yönünü ne şekilde sınır okuduklarına bakılarak bilirkişilerin uygulama ile ilgili sözlerinin denetlenmesi yoluna gidilmeli, yine komşu parsellerle ilgili olarak açılan ve sonuçlanan dava olup olmadığı araştırılıp varsa verilen kararların kesinleşme şerhini içeren birer örneği getirtilip dosyaya konularak delillerin değerlendirilmesinde dikkate alınmalı, 2/B uygulamasının yapıldığı 1975 tarihinde yürürlükte olan 1744 sayılı Yasaya göre 2/B sonucu orman sınırları dışına çıkılan yerlerin tapu sahiplerine verileceği hükmü gözönünde bulundurulmalı, davacıların tapularının uyması halinde tapulu yerlerde zilyetliğin mülkiyetin koşulu olmadığından hazine yönünden kayıtların hukuki değerini yitirmesinin söz konusu olmayacağı düşünülmeli, yine kök tapu kayıtlarının maliki Hacıbeyoğlu Mustafa'nın 1900 yılında ölümü nedeniyle terekesinin müşterek mülkiyet hükümlerine göre mirasçılarına intikal etmesi karşısında davacıların davalarının miras bırakanları 1936 yılında ölen Mustafa oğlu Mustafa'nın 1/3 payı ile sınırlı olduğu dikkate alınmalı, fen bilirkişisine yapılan uygulamaları, keşfi vede kayıtlarda yazılı sınır yerlerini izlemeye olanak verecek biçimde geniş kapsamlı raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile temyize konu 1066, 1136 ila 1145, 1159, 1160, 1162 ila 1193 ve 1202 nolu parsellere hasren hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 13.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.