 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2005/3359
K: 2005/2152
T: 10.3.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 5977 ve 5978 parsel sayılı sırasıyla 9300 ve 2800 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle İbrahim adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, taşınmaza uygunluğu saptanan taraf tapu kayıtlarından tesbite esas alınan ve davalı tarafın dayanağını oluşturan 9.10.1951 tarih 25 sıra nolu tapu kaydının vakıflar idaresinin dayandığı tapu kaydına nazaran aha eski tarihli olduğu ve de taşınmazın uzun süreden beri davalıların zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulamak hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Taraf tapularının taşınmazları kapsadığı keşif ve uygulama ile saptandığı gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, aşınmazın vakıf yeri yada vakfiye kapsamında kalıp kalmadığı ve dolayısıyla vakıf tapusuna değer verilip verilemeyeceği yönünde toplanmaktadır. Davalı tapusu sulh hukuk mahkemesinin tescil ilamına dayalı olarak oluşturulmuştur. Ancak, vakıflar idaresinin tescil ilamının tarafı olup olmadığı mahkemesince yeteri kadar araştırılmamış ilam sureti getirtilip incelenmemiştir. Öte yandan vakıflar idaresinin dayandığı tapu kaydı vakfiyeye dayalı olarak tesis edilmiş olmasına karşın vakıfnamenin onaylı örneği istenmemiş, ayrıca vakfın sahihi yada gayri sahihi vakıflardan olup olmadığı ve de sicili mahsusuna kayıtlı bulunup bulunmadığı üzerinde de yeteri kadar durulmamıştır. Bilindiği üzere doğrudan doğruya hayrattan olan vakıf yerlerinin zilyetlikle iktisabına olanak yoktur. Ayrıca vakıf tapusu kapsamında kalan yerlerle ilgili verilip kesinleşen kararlar olup olmadığı da araştırılıp davaya etkisi üzerinde durulmamış ve delillerin değerlendirilmesi de dikkate alınmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde öncelikle davalı tapusunun dayanağını teşkil eden tescil ilamının onaylı bir örneği getirtilmeli, ilamın Tapu Sicil Müdürlüğünde olmadığının bildirilmesi halinde karar kartonlarından çıkartılmalı, bu yönden de sonuç alınamadığı takdirde esas defterlerinden vakıflar idaresinin davanın tarafı olup olmadığı araştırılmalı, vakıflar idaresinden S ve A vakfı ile ilgili vakfiye örnekleri istenmeli, ve gerektiğinde vakıflar genel müdürlüğünden celp edilmeli, yine vakıflar genel müdürlüğünden söz konusu vakıfların cinsi, sahih yada gayri sahih vakıflardan olup olmadığı ve sicil mahsusuna kayıtlı bulunup bulunmadığı sorulmalı, taraflardan taşınmazları ve öncesini iyi bilen elverdiğince yaşlı tanık göstermeleri istenmeli, daha sonra yerinde yeniden keşif yapılarak olduğunda yerel bilirkişiler aracılığı ile vakıfnamelerin uygulanması yapılarak taşınmazlara ait olup olmadıkları kesin olarak saptanmalı, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların vakfiye yeri olup olmadığı, vakıflar idaresinde kiraya verilen yerler arasında bulunup bulunmadığı olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli,. Fen bilirkişisince düzenlenen krokilerde vakıf yeri olarak gösterilen (yeşil ve kırmızı kalemle çizgili) alan içerisinde kalan taşınmazlarla ilgili açılıp sonuçlanan dava bulunduğundan verilen kararlar getirtilerek delillerin değerlendirilmesinde dikkate alınmalı ve davaya etkisi üzerinde durulmalı, davalı tapusunun dayanağı tescil ilamında vakıflar idaresinin taraf olması durumunda ilamın ve ona göre oluşturulan tapunun taraflarını bağlayacağı ve bunun sonucu olarak uyuşmazlığın kesin hüküm kuralı uyarınca giderilmesi gerekeceği düşünülmeli, bu arada 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.1.1956 tarih 1955/242-1956/2 sayılı ilamlarının ikinci sayfasında sözü edilen Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.10.1952 tarih 2371-3988 sayılı ilamları da yine değerlendirmede nazara alınmalı, hayrat vakıflardan olan taşınmazların zilyetlikle iktisap olanağı bulunmadığı dikkate alınmalı, fen bilirkişisine önceden olduğu gibi raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek soncuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Davacı vakıflar idaresinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 10.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.