 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Murisin ölümünden sonra, terekesinin taksim edildiği idda edilip kanıtlanmadığından, mirasçıları arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri geçerlidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 19) (4712 s. MK. m. 701)
Ardeşen Kadastro Mahkemesinden verilen 15.1.2003 gün 2001/3 - 2003/1 sayılı hükmün bir kısım tarafların temyizi üzerine Dairenin 9.7.2004 gün 2004/4690-8840 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir. Bu kez tarafardan Ali Osman ve Hikmet tarafından süresinde karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:
1- Karar düzeltme neeni olarak ileri sürdüğü hususların Dairenin 9.7.2004 günlü ilamında karışlandığına, ayrıca taraflar arasında görülen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen Ardeşen Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/92 - 1998/61 sayılı ilamında taşınmazların davacıların ortak miras bırakanı 1961 yılında ölen Hakkı'dan geldiğinin ve taksim edilmediğinin kabul edilmiş olmasına, ilamın taraflar yönünden kesin hüküm oluşturacağına ve Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı - davalı Hikmet'in HUMK.nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE , aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca 111.405.000 lira para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydettirilmesine,
2- Davacılardan Ali Osman'ın karar düzeltme istemine gelince; istek, 237 parsel içerisindeki (B) ile işaretli muhdesat nevinden olan 3 katlı binaya ilişkin bulunmaktadır. 237 parselin tarafların ortak miras barınakları 1961 yılında ölen Hakkı'dan kaldığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bu yön mahkemeninde kabulündedir. Hakkı'nın ölümünden sonra terekesinin taksim edildiği iddia edilip kanıtlanmış değildir. Hal böyle oluncamirasçıları arasında iştirak halinde mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğunda duraksamamak gerekir. Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kadastro Yasasının 19/2. maddesinde, taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut olduğunda bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğünün beyanlar hanesinde gösterileceği hükme bağlanmıştır. Maddede sözü edilen paydaşlık müşterek mülkiyet, başka bir anlatımla müşterek malikleri ifade eder. İştirak halinde mülkiyette mirasçılardan biri yada birkaçı diğerlerine göre başka bir kimse sayılmaz.
Hal böyle olunca davada 19/2. maddenin uygulama yeri bulunmamaktadır. Ancak, ilgilinin ilerde açılacak bir ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davası sırasında, yada genel mahkemede açacağı bir dava ile evin kendisi tarafından yapıldığını ve dolayısıyla kendisine ait olduğunu dava etme ve kanıtlama olanağı vardır.
Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere evin yarı payının Ali Osman, yarı payının Hikmet'in müştereken aidiyetine, bu hususun tapu kaydındaki beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmiş olması isabetsiz olup, hükmün bu yönden bozulması gerekirken onanmış olması doğru bulunmadığından davacı Ali Osman'ın karar düzeltme istemi yerindedir. Kabulüne ancak, bu yöndeki yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, dairenin 9.7.2004 tarih 2004/4690-8840 sayılı onama ilamının 2. sayfasındaki "237 nolu parsel içerisindeki (B) harfiyle işaretli üç katlı evin Ali Osman ile Hikmet'in ortaklaşa yaptıklarının bilirkişi ve tanık sözlerinden anlaşılmakla yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemesine" tümcesi ile, mahkemenin 15.1.2003 tarih 2001/3-2003/1 sayılı kararlarının hüküm fıkrasının 3. bendindeki "111 ada, 237 nolu parsel üzerinde bulunan bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 3 katlı evin mülkiyetinin 1/2 payın davacı Ali Osman ve 1/2 payın dahili davacı Hikmet adına müştereken aidiyetine, bu hususun tapuya, kaydındaki beyanlar hanesine şerh verilmesine" tümcesinin hüküm yerinde çıkarılarak yerel mahkeme hükmünün düzeltilmiş bu şekli ile (ONANMASINA), 31.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|