 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2003/9443
K: 2003/8009
T: 15.9.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TESPİTE İTİRAZ DAVASI
- TAPU KAYDI
- EKSİK İNCELEME
İçtihat Özeti: Dava tapu kaydına dayalı olarak açıldığına göre kaydın taşınmaza uyup uymadığının kesin olarak saptanması ve ona göre kapsamının belirlenmesi gerekir. Ayrıca infaza elverişli olacak biçimde kroki düzenlettirilmelidir:
(3402 s. Kadastro K. m. 20)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle; davacıların dayandıkIarı tapu ve vergi kayıtlarının kapsamlarının belirlenmesi, kaydın taşınmazın belirli kesimine uymadığı takdirde o kesimlerin zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunup bulunmadığı gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın kısmen kabul kısmen reddine, temyize konu 623 ada 3 sayılı parselin krokide C ve D harfleriyle işaretli toplam 77000 m2 yüzölçümündeki bölümlerin davacı Mustafa, A ve E harfleriyle işaretli bölümIerin davalı Hazine adına tapuya tesciline, (B) harfi ile işaretli 11734 m2 lik bölümünde karayolu olarak haritasında gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan araştırma inceleme ve uygulama dahi hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davacılar taşınmazın tapulu yerler olduğu iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Dava tapu kaydına dayalı olarak açıldığına göre kaydın taşınmaza uyup uymadığının kesin olaraksaptanması ve ona göre kapsamının belirlenmesi gerekir. Yerel bilirkişilerin tapu kaydının aidiyeti ile ilgili sözleri soyut içerikli olması yanında keşfi ve uygulamayı izlemeye olanak verecek biçimde krokide düzenlettirilmemiştir. Diğer taraftan tapu kayıt miktar fazlası üzerindeki zilyetliğin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi ile ilgili olarak tanık bilgisine başvuruımamış, ziraatçi bilirkişi raporlarıarasındaki çelişkinin giderilmesine çalışılmamış, infaza elverişli olacak biçimde krakide düzenlettirilmemiştir.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, öncelikle dayanılan Aralık 1943 tarih 15 nolu tapu kaydı ilk tesisinden itibaren intikalieri ve varsa krakisi ile birlikte tapu kadastra genel müdürlüğü arşiv dairesi başkanlığından ve gerektiğinde yerel tapu sic ii müdürlüğünden getirtilmeli, ilk tesisindeki sınırlar ve miktarı ile intikalierindeki miktar ve sınırlar arasında değişiklik olduğu takdirde nedenleri sorulup olduğunda bununla ilgili belge örnekleri getirtilmeli, zilyetlikle ilgili olarak davacılara taşınmazı ve yöreyi iyi bilen yaşlı tanık göstermeleri için önem verilmeli, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ile tüm tesbit bilirkişileri ve taraflarca gösterilecek tanıklar eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak dayanılan tapu ve vergi kaydı yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı yansız kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla gereği gibi yerine uygulanmalı, bilirkişilere kaydın sınırlarında okunan Kadı Ahmet ve Adalı Yeziz tarlası ile Solak oğlu iken Abdullah oğlu Mehmet'e geçen yerlerin nereleri olduğu arazi üzerinde gösterilip yerleri düzenlenecek krokiye işaret ettirilmeli, kaydın tesisindeki sınırlar ile tedavüllerindeki sınırların değişiklik arz etmesi, ve bununla haklı bir nedene dayanmaması halinde kayıt kapsamının ilk tesisdeki yazılı sınırlara göre belirlenmesi gerekeceği dikkate alınmalı, vergi kaydında geçen Osman vereselerinin keza neresi olduğu sorulup saptanmalı, bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar olduğunda tanıkların bilgisine başvuruımalı, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın davacılar tarafından tümünün mü yoksa belirli bölümlerinin mi zilyet edildiği, zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı
olarak ayrı ayrı Sdrulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık
doğduğunda giderilmesine çalışılmalı, birisi jeolog diğerleri ziraat mühendislerinden oluşturulacak üç kişilik fen bifirkişi kurulundan taşınmazın toprak yapısı, karakteri, örtüsü, işleniş tarzı ve süresi ile ilgili konularda teknik verilere dayalı. gerekçeli rapor alınmalı, fen bilirkişisine yapılan keşif ve uygulamayı izlemeye olanak verecek biçimde geniş kapsamlı raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu yönlerin gözetilmemiş olması doğru olmadığı gibi taşınmazın 9.5.1984 günlük krokide (a) işaretli 21.800.000 metrekarelik kısmın davacılar adına tesciline ilişkin önceki hükmün yalnızca Hazine tarafından temyiz edilip davacılar tarafından temyiz edilmediği gözetilmeden son hükümle Hazine yararına oluşan kazanılmış hakkın ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak karar verilmesi ve de 3402 sayılı Kadastro Yasasının 32/son maddesi uyarınca hükmün infazına esas olacak biçimde kroki düzenlettirilmemiş olması da doğru değildir.
Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 15.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.