 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2003/550
K: 2003/438
T: 27.1.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TESPİTE İTİRAZ DAVASI
- ZİLYETLİK
İçtihat Özeti: Vergi kayıtları mülkiyet belgesi olmadığı gibi, zi!yetlikle birleşmediği sürece değer vermeolanağı da yoktur. .
(3402 s.Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davacı Fatma ve arkadaşları ile Cengiz tarafından süresi içinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş ise de, dava konusu taşınmazın Yargıtay duruşma için gerekli tebligat masrafları ödenmediğinden duruşma isteminin masraf yönünden reddi ile incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü
Kadastra sırasında 155 ada 59 parsel sayıli 6227,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacılar Fatma ve arkadaşları tarafından Adem ve arkadaşları aleyhine açılmış olan meni müdahale davası kadastra mahkemesine devir edilmiş, Mehmet ve arkadaşları vergi kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davaya katılmışlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın Mehmet ve paydaşları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Fatma ve arkadaşları ile Cengiz tarafından temyiz edilmiştir.
1- Taşınmazın ortak miras bırakan 1341 yılında ölen Hüseyin'den geldiğini kanıtlayamamasına, ayrıca herhangi bir zilyetliğinin de bulunmamasına göre davalı Cengiz'in yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun aleyhindekihükmün (ONANMASINA),
2- Davacılar Fatma, Yaşar ve Hüseyin'in temyiz itirazlarına gelince: Mahkemece taşınmazın Ali tarafından davacıların miras bırakanı olan Mehmet Ali'ye satışının yapıldığının, ayrıca taşınmaza ait vergi kaydının aksinin kanıtlanamadığı bu durumda davacıların mülkiyet haklarının doğmadığı gerekçesiyle yazılı olduğu üzere davalarının reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Taşınmazın davacıların babaları olan 1980 yılında ölen Mehmet Ali ve Mehmet Ali'nin de babası Hüseyin'den kalmayıp 3. kişi 1333 yılında ölen Mehmet oğlu Ali'den gelen bir yer olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacılar ve miras bırakanları ile Mehmet oğlu Ali arasında mirasçılık ilişkisi olmadığına ve böyle iddiada ileri sürülmediğine göre zilyet yararına zamanaşımı hükümlerinin işleyeceğinde duraksamamakgerekir. Bilgisine başvurulan bilirkişi ve tanıklar elatmanın önlenmesi davasının açıldığı tarihe kadar taşınmazın önce babaları Mehmet Ali'nin, 1980 yılında ölümden sonra da mirasçıları olan davacıların 20 yılı aşkın süre ile çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetliğinde olduğunu haber vermişlerdir. Mahkemenin kabulünün aksine vergi kayıtları mülkiyet belgesi olmadığı gibi, zilyetlikle birleşmediği sürece değer verme olanağı da yoktur. Biran için taşınmazın 1941 yılında ölen Mehmet oğlu Ali ve mirascıları tarafından davacıların babası Ali'ye satışının yapılmadığı düşünüise bile davacıların ve miras bırakanlarının ziiyetliklerinin süresine ve sürdürülüş biçimine göre zilyetliğe dayalı taşınmaz edinmekoşullarıyararlarına oluşmuş bulunmaktadır. Açıklanan bu maddi ve hukuksalolgular karşısında taşınmazın payları oranında 1980 yılında ölen Mehmet Ali mirasçıları adına tesciline karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek dosya içeriğine aykırı düşüncelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar Fatma ve arkadaşlarının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 27.1.2003. tarihinde oybirliğiyle karar verildi.