 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2002/5568
K: 2002/4323
T: 27.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
3402/m.14
DAVA : Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacılar Celalettin ve Mehmet A. vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR : Kadastro sırasında 75 parsel sayılı 31500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal ve zilyetlikten davacılar adına tespit edilmiştir. Davalı Hazinenin vergi kaydı ve taşınmazın devlete ait yerlerden olduğuna dayanan itiraz tapulama komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Davacılar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, davanın reddine, taşınmazın davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar Celalettin ve Mehmet A. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı adına belgesiz zilyetliğe dayalı olarak 100 dönümden fazla taşınmaz mal tesbit ve tescil edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Bilirkişi ve tanıklar taşınmazın tesbit gününe kadar 20 yılı aşkın süre ile davacı ve mirasbırakanlarının aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyetliklerinde olduğunu bildirmişler, ayrıca yerel bilirkişi hazinenin dayandığı vergi kaydının taşınmaza uymadığını söylemiştir. Kaçak ve yitik kişilerden kalmadığı sürece bir yerin vergide hazine adına kayıtlı olması zilyetlikle iktisabına engel değildir. Komşu 74 ve 77 nolu parsellere revizyon gören kayıtlar taşınmaz yönünü davacı mirasbırakanı Bemali okumaktadır. Kadastro tesbiti 1617 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 26.7.1972 tarihinden önce yapılmıştır. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihe kadar bir kimsenin aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetliğe dayalı olarak iktisap edebileceği toplam taşınmaz miktarı yönünden bir sınırlama getirtilmemiştir. Dava konusu taşınmazın yüzölçümü 100 dönümden azdır. Eylemli durumda taşınmazın sınırında orman yada mer'a bulunmamaktadır. Ziraatçi bilirkişi raporunda taşınmazın tarım arazisi olduğu ve bu amaçla işlendiği açıkça vurgulanmıştır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular karşısında davacılar yararına 3402 sayılı Kadastro yasasının 14. maddesinde öngörülen taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğinden davanın kabulüne karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere reddi yoluna gidilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ : Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 27.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.