 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2002/4484
K: 2002/3630
T: 9.5.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TESBİTE İTİRAZ DAVASI
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
İÇTİHAT ÖZETİ: Taşınmazla ilgili kadastro teshirinden ünce açılmış bulunun tescil davası bulunduğuna göre, tutanakların kesinleştiğinden söz edilemez. Hak düşürücü süre kararın kesinleşme tarihinden başlayacaktır.
(3402 s. Kadastro K. m. 12)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı, tapu kaydına ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalılar adına oluşan tapu kayıtlarının iptal ve tescili isteği ile dava açmıştır. Mahkemece, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, tutanakların 1965 yılında kesinleştiği ve bunun sonucu olarak davanın da hak düşürücü süre geçtikten sonra 1989 tarihinde açılmış olduğu gerekçesiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine ve yasa hükümlerine uygun düşmemektedir. Taşınmazla ilgili kadastro tespitleri 1965 yılında yapılmakla beraber tespitten önce Ali'nin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/52 esasında kayıtlı dosya ile açmış bulunduğu tescil davacı nedeni ile tutanakların kesinleştiğinden söz edilemez. Kadastro mahkemesinin 7.2.1984 tarih, 1966/5 - 1984/15 sayılı görevsizlik kararları da hazinenin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince bozulmuştur. 11.7.1986 gün 1985/8003-1986/7205 sayılı bozma ilamlarında aktarılan dava konusu taşınmazlar hakkında yapılan tapulama tespitlerinin tescil davasının varlığı nedeniyle kesinleşemeyeceği, bunun sonucu olarak da davaya bakılması gereğine değinilmiştir. Hal böyle olunca tutanakların 1965 yılında kesinleştiğinin kabulüne olanak yoktur. Bozma ilamlarına uyulduktan sonra Kadastro Mahkemesince verilen 9 Temmuz 1987 tarih 1986
1987/788 sayılı vazgeçme nedeni ile davacıların itiraz etmemiş sayılmasına ilişkin karar da 23.11.1987 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda ve açıklanan olgular karşısında davanın süresinde olduğu düşünülerek iddia ve savunma doğrultusunda gösterilen ve gösterilecek deliller toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 9.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.