 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2002/12640
K: 2002/12634
T: 25.12.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAYIT KAPSAMLARININ BELİRLENMESİ
· İÇTİHAT ÖZETİ: Dayanılan tapu kayıtlan tescil ilam ve krokisine dayalı olarak oluşturulduğunu ve kayıtların sahibi lehine olduğu kadar aleyhine de delil teşkil edeceğine nazaran tescil ilam ve krokilerinin uygulanması zorunludur.
(3402 s. Kadastro K. m. 20/A)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davacılar ve davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle: 505 parsel sayılı taşınmazın tümünün Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi, 508 ve 525 parseller hakkında her iki tarafında tapu kayıtları haritaya bağlı olduğundan Kadastro Kanununun 20. maddesi gereğince kayıt kapsamlarının belirlenmesi, davacı tapu kayıtları çekişmeli taşınmazları kapsadığı takdirde davacı tapu kayıtlarına değer verilerek hüküm kurulması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların 505 nolu parselle ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya ve bozma icaplarına uygun aleyhlerindeki hükmün ONANMASINA,
2- Davacıların 508 nolu parselin B ile işaretli 28150 metrekarelik bölümü ile Hazinenin 525 nolu parselin tümü ve 508 nolu parselin A ile işaretli 19150 metrekarelik bölümleri ile ilgili hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince: Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan araştırma ve uygulama dahi hükme yeterli bulunmamaktadır. Hükmüne uyulan bozma ilamında davacılara ait tapu kayıtları ile dayanağının gerekli uygulamasının yapılarak taşınmazları kapsamına alıp almadıklarının saptanması, kapsamına alması halinde tapulara değer verilerek hüküm kurulması, kısmen kapsamı dışında kaldıklarının belirlenmesi halinde de bu kesimler üzerindeki zilyetliğin tapu kayıtlarının dayanağı tescil ilamı tarihinden sonra başladığının kabulü gerektiği gözetilerek hüküm kurulması gereğine değinilmiştir. Bozma ilamına uyulmakla lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak, mahkemeye de bozma gereklerini tam anlamıyla yerine getirme yükümlülüğü doğar. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra keşif ve uygulama yapılmamış fen bilirkişisinden ek kroki ve rapor alınması ile yetinilerek hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Yasasının 20/A maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamlarının harita ve krokilerine değer verilerek belirleneceği öngörülmüştür. Davacıların dayandığı tapu kayıtları tescil ilam ve krokisine dayalı olarak oluşturulduğuna ve kayıtların sahibi lehine olduğu kadar aleyhinede delil teşkil edeceğine nazaran tescil ilam ve krokilerinin uygulanmasının zorunluluğu ortadadır. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek ve bozma gerekleri yerine getirilmeyerek yazıl ı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
O halde, öncelikle davacılardan temyize konu ettikleri taşınmazlar için hangi tapu kaydına dayandıkları sorulup açıklığa kavuşturulmalı ve gerektiğinde bu yöndeki beyanları imzaları ile belgelendirilmeli, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklarla tesbit bilirkişileri huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak yerel ve teknik bilirkişi aracılığı ile davacıların dayandıkları tapu kayıtları ile dayanağı haritaları gereği gibi yerlerine uygulanarak taşınmazların tamamını yada bir bölümünü kapsayıp kapsamadıkları duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, yerel bilirkişi tarafından bilinmeyen sınırlar yönünden tanıkların bilgisine başvurulmalı, dayanak tapu kayıtlarının taşınmazlara uymaması halinde davacıların ve miras bırakanlarının zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, kayıtların taşınmazların bir bölümünü kapsaması durumunda kayıt kapsamı dışında kalan bölümleri üzerinde tescil ilamının kesinleştiği 1962 yılından sonra zilyetliğin başladığı kabul edilerek hazine tapularının oluşturulduğu tarihe kadar zilyetliğin 20 yıla ulaşmadığı gözönünde bulundurulmalı, tescil ilamının ve krokisinin ilamın tarafı olan hazineyi de bağlayacağı nazara alınarak kayıt kapsamında kalan yerlerin kesin hüküm kuralı uyarınca davacılar adına tesciline karar verilmesi gerektiği düşünülmeli, uygulamada ve kapsam tayininde revizyon gördüğü parsellerin yüzölçümleride keza gözönünde tutulmalı, fen bilirkişisine yapılan keşif ve uygulamayı özellikle davacıların dayandığı tapu kayıtları ve krokilerinin kapsamlarını ve taşınmazlar içerisindeki konum ve miktarlarını yansıtır biçimde raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile 525 ve 508 nolu parsellere hasren hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 25.12.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.