 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E : 2002/12350
K : 2002/12312
T : 18.12.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESPİTİNDE MİRASÇILARIN
- İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET
- KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ DAYANILARAK İKTİSAP
3402 s. KadastroK/19
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılan yargıtlama sonunda Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 166 ada 4 ve 14 parsel sayılı sırasıyla 160 ve 70 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar vergi kaydı irsen inkal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 14 nolu parsel A.Ç., 4 nolu parsel ise S.Ç. ve arkadaşları adlarına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde M.Ç. ve arkadaşları vergi kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parsellerin tesbit gibi davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazların ortak miras bırakan 23.11.1951 yılında ölen S.Ç.'ndan kaldığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık, S.Ç. terekesinin geçerli bir biçimde taksim edilip edilmediği yönündedir. Dava dilekçesi bu yönden tam bir açıklık arzetmemektedir. Davacıdan davasının miras payına mı yönelik olduğu yoksa, S.Ç. terekesinin taksim edildiği ve taşınmazın kendisine mi isabet ettiği konusu sorulup açıklığa kavuşturulmamıştır. Yerel, bilirkişinin ve tanıkların beyenlarıda soyut içerikli olup, uyuşmazlığın çözümüne elverişli bulunmamaktadır taraftan taşınmazlar içerisindeki evlerin miras bırakan S. tarafından mı yoksa ölümünden sonra mirasçıları tarafından mı yapıldığı da keza bilirkişi ve tanıklardan sorulmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, mahkemece öncelikle davacıdan davasının miras payına mı yönelik olduğu yoksa S.'ın ölümünü takiben terekesinin taksim edilip kendisine mi isabet ettiği sorulmalı, taksimen kendisine kaldığını bildirmesi halinde iddiasını kanıtlama yükümlülüğünde olacağı düşünülerek gerek davacıdan ve gerekse savunması doğrultusunda davalı taraftan taşınmazları ve öncesini iyi bilen tanık göstermeleri istenmeli, sonra önceki keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklarla tesbit bilirkişileri ve taraf tanıkları huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak, S.Ç.'nun ölümünden sonra terekesinin taksim edilip edilmediği, edilmişse tarihi, tüm mirasçılarının temsilcilerinin katılıp katılmadıkları, her bir mirasçıya hangi mevkiiden taşınmaz verildiği, taşınmaz verilmeyen mirasçının ne şekilde razı edildiği taşınmazlarda kim yada kimlerin hangi tarihten beri zilyet ettikleri, içerisindeki evlerin S. tarafından mı yoksa mirasçıları tarafından mı yapıldığ, tesbit tarihine kadar taşınmazda davalıların zilyet olmaları ve bu duruma diğer mirasçıların sessiz kalıp çekişme yaratmamaları halinde yörede bu durumun neyin sonucu olduğu olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı gerektiğinde lüzum görülecek deliller resen toplanmalı, bilirkişi ve tanık işlin arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, taşınmazlar içerisindeki evin mirasçılarca yada bir kaçı tarafından yapılması halinde iştirak halinde durumunda 3402 sayılı Kadastro Yasasının 19. maddesine göre mirasçıların birbirlerine karşı 3. kişi sayılmayacakları dikkate alınmalı, fen ikicisine raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nelerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz hg geri verilmesine 18.12.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.