 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2001/672
K: 2001/638
T: 15.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TESBİTE İTİRAZ
- KESİN HÜKÜM
Karar özeti: HUMK. nun 237. maddesine göre kesin hükmün varlığından söz edilebilmesi için davanın taraflarının dava konusu edilen yerin (müddeabihin) ve istinat olunan sebeplerin (dava nedenlerinin) aynı olması gerekir. Somut olayda kadastro mahkemesinin davasında ne davacının ne de miras bırakanlarının taraf olmamaları nedeniyle ilamların davacı yönünden bağlayıcılığı düşünülemez. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları sorulup deliller toplandıktan sonra, kadastro mahkemesinin dava dosyası ile iş bu dava dosyasının birleştirilmesinin gerekip gerekmeyeceği düşünülüp sonucuna göre karar vermek gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 237)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Ali tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 58 ada 23 parsel sayılı 217928 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına dayanılarak Hamdi ve Ayşe adına tespit edilmiştir. Hasan ve İbrahim tarafından kadastro mahkemesinde 1988/18 esasında açılan davada davanın reddine, taşınmazın Hamdi adına tapuya tesciline karar verilmiş ve karar 26.1.1989 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı Ali taşınmazın kadastro mahkemesinin 1989/209 esas sayılı dosyasında davalı olduğunu bu nedenle tutanağın kesinleşmesinin geçersiz olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece taşınmazın hükmen-tapuya tescil edildiği ve kesin hüküm bulunduğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Ali vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine ve yasa hükümlerine uygun düşmemektedir. Usulün 237. maddesine göre kesin hükmün varlığından söz edilebilmesi için davanın taraflarının dava konusu edilen yerin (müddeabihin) ve istinat olunan sebeplerin (dava nedenlerinin) ayni olması gerekir. Somut olayda kadastro mahkemesinin 1988/18 esas sayılı davasında ne davacının ne de miras bırakanlarının taraf olmamaları nedeniyle mahkemenin 16.12.1988 gün, 1988/18-173 sayılı ilamlarının davacı yönünden bağlayıcılığı düşünülemez. Bu durumda mahkemece tarafların iddia ve savunmaları sorulup gösterecekleri deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar vermek gerekirken bu yönlerin gözetilmemiş olması doğru olmadığı gibi, kadastro mahkemesinin 1989/209 esas sayılı dava dosyası ile iş bu dava dosyasının birleştirilerek görülmesinin gerekip gerekmeyeceğinin düşünülmemiş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 15.2.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.