 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E: 2001/1641
K: 2001/4927
T: 10.7.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAVZİH TALEBİ, İNCELENMESİ
Karar özeti: Tavzih talebi ile mahkemece, HUMK.nun 456. maddesinde öngörülen şekilde işlem yapılmalı; asıl olan kararın kısa karar olduğu ve gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerektiği hususu unutulmamalıdır.
(1086 s. HUMK. m. 388 vd., 456)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm Hasan tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Tavzih isteğinde bulunan davacı Hasan mahkemenin 25.3.1998 tarih, 1998/12-6 sayılı kararında dava ettiği taşınmazlardan 111 ada 60, 117 ada 16, 137 ada 8 ve 128 ada 1 nolu parsellerin kısa kararda gösterildiği halde gerekçeli kararda bu parsellerle ilgili karar verilmediğini öne sürerek bu durumun tavzih yolu ile düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, tavzih talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, Hasan tarafından temyiz edilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının hükümlerin tavzihini düzenleyen 456. maddesinde tavzih isteğinin hükmü veren mahkemeye yazılı olarak yapılacağı mahkemece, başvuru dilekçesinin bir nüshasının diğer tarafa tebliğ edilerek yazılı cevap vermesi için uygun bir önel tayin edileceği, cevabında keza 2 nüsha olarak verilip bir nüshasının tavzih isteyen tarafa tebliğ olunacağı, hükme bağlanmıştır. Hal böyle olunca başvuru dilekçesinde ilamın taraflarının hasım olarak gösterilmesi zorunludur. Bu bakımdan yasanın öngördüğü şekle uyulmadan yalnızca Tapu Sicil Müdürlüğü hasım gösterilerek yapılan yazılı başvuru üzerine karar verilmesi doğru değildir. Diğer taraftan aynı Yasanın 388 ve devamı maddelerine göre asıl olan ve davayı sona erdiren karar kısa karar olduğuna göre gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekir. Somut olayda davaya konu edilen taşınmazların tümünün ada ve parsel numaralı belirtilmesine karşın gerekçeli kararda 111 ada 60, 117 ada 16, 137 ada 8, 128 ada 1 parsellere yer verilmeyerek infazda duraksama yaratılmıştır. Düzenli sicil oluşturmakla görevli kadastro hakimi davaya konu taşınmazların ada, pafta ve parsel numaraları ile pay oranları da belirtilmek suretiyle taşınmazın kim yada kimler adına tesciline karar verildiğini hüküm yerinde göstermesi gerekir. Mahkemece bu yönün gözetilmemiş olmasının maddi hatadan kaynaklandığı aşikardır. Bu durumda mahkemece davacıya yukarıda açıklanan ve usulün 456. maddesinde öngörülen şekilde işlem yapılmak üzere önel verilip lüzum görüldüğünde tarafların celp ve dinlenilmesinden sonra oluşacak duruma tavzih isteminin kabulü ile her bir taşınmazın ada, pafta ve parsel numaraları belirtilerek hak sahipleri adına sicil oluşturacak biçimde karar vermek gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere isteğin reddi yoluna gidilmiş olması doğru değildir.
Davacı Hasan'ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 10.7.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.