 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/698
Karar no: 2000/886
Tarih: 26.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karar Özeti:İlam ancak taraf olanları bağlar, ilama dayalı olarak oluşan tapu kaydı ilamda taraf olanları bağlamayacağından, bu şekilde oluşan tapu kaydına dayanılarak açılan iptal davasının reddi gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 237)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalılar İbrahim, Yaşar, Salih, Osman, Yunus, Bekir ile Süleyman ve Ali mirasçıları tarafından süresi içinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş ise de, dava konusu taşınmazın Yargıtay duruşması için gerekli tebligat masrafları ödenmediğinden duruşma isteminin masraf yönünden reddi ile incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında temyize konu 143 ada 12 ila 16, 18, 20, 22, 23, 39 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ayrı ayrı davalılar adlarına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parsellerin davacı ve müşterekleri ile davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalılar İbrahim, Yaşar, Salih, Osman, Yunus, Bekir ile Süleyman ve Ali mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazların davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı davalıların zilyetliğin tapu tesis tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar 20 yıla ulaşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Davacı Emin' in dayandığı tescil ilamına dayalı olarak oluşturulan Mayıs 1984 tarih , 7 sıra numaralı tapu kaydının taşınmazlara uygunluğu keşfen saptandığı gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Kayıt 1/3 pay için oluşturulmuştur. Tapu kaydının ve dayandığı ilamın, ilamın tarafı olmayan davalılar yönünden bağlayıcı olmadığında duraksamamak gerekir. Bilgisine başvurulan bilirkişi ve tanıklar 15 ve 16 nolu parsellerin öncesinin köy boşluğu olup köy muhtarlığınca davalılara satıldığını anılan taşınmazlarda satış gününden beri 'diğer taşınmazlarda 50-60 yıldan beri davalılar ve miras bırakanların aralıksız çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyet olduklarını söylemişlerdir. Şu hale göre davacı tapusunun oluştuğu ve daha doğrusu tescil davasının açıldığı güne kadar taşınmazlar üzerinde davalılar yararına mülk edinme koşulları gerçekleşmiş olmaktadır. Hal böyle olunca davacının dayandığı tapu hukuku dayanaktan yoksun bulunmaktadır. Yukarda da açıklandığı üzere tescil ilamının tarafı olmayan davalılar yönünden bağlayıcılığı bulunmadığına göre mahkemece davanın reddine ve taşınmazların tesbit gibi davalılar adına tesciline karar vermek gerekirken kabulü yoluna gidilmiş olması doğru olmadığı gibi,
Kabule göre de, davada 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/2 maddesindeki üç ayrık halden hiçbirisinin mevcut bulunmadığı dikkate alınarak davacının davasının 1/9 payı ile sınırlı olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın tarafı olmayan kişiler lehine tescil kararı verilmiş olması da doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 26.2.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.