 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/5327
Karar no: 2000/5349
Tarih: 23.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPUDA KAYITLI OLMAYAN TAŞINMAZLARIN TESBİTİ
- EMLAK BEYANLARI
- BELGESİZ ZİLYEDLİK YOLU İLE TAŞINMAZ EDİNME
Karar Özeti: Davacıların gösterdiği emlak beyanı taşınmazlarda sınır içermediğinden belge vasfında değildir.
O halde; Bir çalışma alanında belgesiz zilyedlik yolu ile kuru toprakta 100, sulu toprakta 40 dönüm miktarında taşınmaz edinilebileceğinden mahkemece davanın reddine, taşınmazların tesbit gibi davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 509 ada 3, 510 ada 7, 567 ada 56 parsel sayılı taşınmazlar 100 dönüm norm fazlası olması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Bu arada davacı Fatma tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde Hazine aleyhine açılmış olan tapu iptal ve tescil davası kadastro mahkemesine devir edilmiştir. Yusuf ve müşterekleri zilyetliğe dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece, davanın davacılar yönünden kısmen kabulüne, katılanlar yönünden reddine, çekişme konusu 509 ada 3 ve 510 ada 7 sayılı parsellerin tamamı ile 567 ada 56 sayılı parselin krokide (B) harfiyle işaretli 5673 metrekarelik bölümünün muris İbrahim'in mirasçıları, 56 parselin kalan bölümünün davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 509 ada 3, 510 ada 7 nolu parsellerin tümü ile 567 ada 56 nolu parselin krokisinde (B) ile işaretli 5673 metrekarelik bölümleri üzerinde davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de mahkemenin bu kabulü dosya içeriğine ve yasa hükümlerine uygun düşmemektedir. Taşınmazların davacıların miras bırakım 1984 yılında ölen Ömer oğlu İbrahim'den kaldığı, İbrahim terekesinin taksim edilmediği bilirkişi ve tanıklarca haber verildiği gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Davacıların, İbrahim'in ölümünden sonra terekesinin taksim edildiği yolunda bir iddiaları da bulunmamaktadır. İbrahim adına belgesiz zilyetliğe dayalı olarak tesbit edilen ve tesbitleri kesinleşen taşınmazların yüzölçümü toplamının 100.605 metrekare olduğu getirtilen tutanak örneklerinden ve Develi Tapu Sicil Müdürlüğünün cevabı yazılarından anlaşılmaktadır. Davacılar herhangi bir kayıt ve belgeye dayanmamışlardır. Mahkemece dosyaya örneği getirtilen emlak beyannamelerine değer verilerek, Güzelce mevkiinde kain 868 ada 1 parsel numaralı 21850 metrekare ve aynı mevkii de kain 507 ada 41 parsel numaralı 13192 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların belgeli kabul edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmişse de, emlak beyannameleri sınır içermediğinden uygulama kabiliyetinden yoksun olduğu gibi 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinde sayılan belgelerden de değildir. Başka bir anlatımla emlak beyannameleri 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinde amaçlanan belgeler olmadığından söz konusu taşınmazların belgesiz olduğunun kabulü gerekir. Yasanın 14. maddesinde bir kimsenin aynı çalışma alanı içinde belgesiz zilyetliğe dayalı olarak kuru toprakta 100 sulu toprakta 40 dönüm miktarında taşınmaz mal edinebileceği hükme bağlanmıştır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular karşısında mahkemece davanın reddine ve taşınmazların tesbit gibi Hazine adına tapuya tesciline karar vermek gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere kabulü yoluna gidilmiş olması doğru değildir.
Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 23.11.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.