 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/2315
Karar no: 2000/2319
Tarih: 10.5.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAŞINMAZIN NİTELİĞİNİN BİLDİRİLMESİ
ZİLYEDLİKLE EDİNME KOŞULLARI
ÖZET : Taşınmazın zilyedlik yoluyla edinilebilmesi için özel mülkiyete konu yerlerden olmalıdır. Bunun için öncelikle taşınmazın niteliğinin belirlenmesi gerekir.
Uyuşmazlığın mer'aya ilişkin olması halinde yön temine uygun biçimde mera araştırılması yapılmalıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
(743 s. MK. m. 641, 639)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 728 parsel sayılı 42500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 4753 sayılı Yasa gereğince oluşturulan tapu kaydı ile davalı Hazine adına tesbit edilmiş ve Adil'in işgalinde olduğu tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmiştir. Miras bırakanları Adilin itirazı kadastro komisyonunda 100 dönüm sınırı nedeniyle reddedilen davacılar Nizamettin ve Abdurrahman'ın irsen intikale ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak açtıkları davalar birleştirilmiştir. Mahkemece, davacı Nizamettin'in davasının kabulüne, Abdurrahmanın davasının reddine ve dava konusu parselin davacı Nizamettin adına tapuya tesciline karar verilmiş: hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. İddia ve ileri sürülüşe ve tesbit nedenlerine göre uyuşmazlık taşınmazın mera olup olmadığı, mer'a olmadığı takdirde belirtmelik tutanağının ve Hazine tapusunun oluştuğu güne kadar davacılar ve miras bırakanları Adil yararına taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönlerindedir. Komşu 727 nolu parselin vergi kaydına ve zilyetliğe istinaden davacıların miras bırakanı Adil adına yapılan tesbiti kesinleşmiştir. Söz konusu parsele revizyon gören 1937 tarih 330 tahrir nolu vergi kaydı 10 dönüm yüzölçümünde olup taşınmazın miktarı da 10 dönümdür. Kaydın doğu ve batı sınırları sırt, güneyi boğaz, kuzeyi ise taşlık okumaktadır. Bu gibi doğal sınırları içeren kayıtların her yere uygulanabilme olanağı vardır. Kaydın 727 nolu parsele aidiyeti kabul edildiği takdirde sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinde duraksamamak gerekir. Öğretiye ve süreklilik kazanan yargısal uygulamalara göre bir yerin mer'a olarak kabul edilebilmesi için mer'a tahsis kararı ve kaydının olması ya da o yerin başlangıcı bilinmeyen bir süreden beri eylemli şekilde mer'a olarak kullanılması gerekir. Bunun yanında mera ile ilgili davalarda dinlenecek bilirkişi ve tanıkların da davanın sonucunda yararı bulunmayan komşu köylerden seçilmesi zorunludur. Hal böyle iken tek bir yerel bilirkişinin soyut içerikli sözlerine değer verilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru değildir. Diğer taraftan taşınmazın mer'adan sökülerek kazanıldığı kaydını içeren belirtmelik tutanağındaki bilirkişiler arasında adı geçen Adil'in davacıların miras bırakanı Adil olup olmadığı, aynı kişi iseler beyanlarının kendisini ve halefiyet yoluyla mirasçılarını bağlaması gerekip gerekmeyeceği, 115-23-947 nolu parsellerin itirazlı olmaları halinde 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesi hükümleri uyarınca davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği taşınmazı üç yönden çevreleyen ve halen davalı olduğu anlaşılan 684 nolu mera parseli hakkında açılan dava sonunda verilecek kararın davaya etkisi üzerinde de durulmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. 0 halde, davacılardan komşu köylerden olmak üzere taşınmazı ve yöreyi iyi bilen yaşlı tanık göstermeleri istenmeli, aynı olanak Hazineye sağlanmalı, önceden dinlenen yerel bilirkişi ve belirtmelik bilirkişisi ile tesbit bilirkişileri ve ayrıca gösterilecek tanıklar huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın öncesinin kadim ve geleneksel şekilde kullanılan mer'a olup olmadığı, değilse davacıların ve miras bırakanlarının zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, belirtmelik tutanağında adı geçen bilirkişilerden Adil'in davacıların babası Adil olup olmadığı, yine bilirkişi ve tanıklardan sorularak aynı kişi olması halinde beyanlarının kendisini ve mirasçıları olan davacıları bağlaması gerekip gerekmeyeceği, bu arada 23-115-947 nolu parsellerin davalı olmaları halinde davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği düşünülmeli, davanın esasına müessir olduğundan 684 nolu parselle ilgili davanın sonucu beklenmeli, teknik bilirkişiye raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Davalı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 10.5.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.