 |
T.c.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E:1999/680
K:1999/667
T:1.3.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU SİCİLİNDE KAYITLI TAŞINMAZ1N
TAPU DIŞI YOLLA SATIN ALINMASI
HARİCİ SATIŞLA, TESBİT TARİHİ ARASINDA 10 YILLIK
SÜRENİN GEÇMESİ – SATIŞIN BOZULMAMASI
KAYDIN İNTİKAL GÖRMESİ
ÖZET:Tapu sicilinde kayıtlı olan bir taşınmazın kayıt malikinden tapu dışı yolla satın alan kişi adına tesciline karar verilebilmesi için harici satış tarihi ile tespit tarihi arasında 10 yıllık sürenin geçmiş olması, satın alanın bu süre zarfında taşınmaza zilyet bulunması ve satışın Kadastro (tapulama) Yasasının bölgede yürürlüğe girdiği tarihe kadar bozulmadığının kanıtlanması gerekir. Tapu kaydının intikali, harici satışı bozmaz. Yalnız kayda dayanarak iktisap edenin hüsnüniyetli hareket etmesi hali hariçtir.
0halde; dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken; davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
(3402 s. Kadastro K. m. 1 3/B-b; 33/4)
(YİBK., 14.2.1951 gün ve 17/1 s.)
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hayrullah tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 74 parsel sayılı 21.800 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malikanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı Hayrullah tarafından davalı Emine aleyhine açılmış olan dava kadastro mahkemesine devir edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli 74 sayılı parselin davalı Emine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hayrullah tarafından temyiz edilmiştir.
Taşınmazın Hazinece 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca 18.12.1957 tarihinde davalının kayınpederi Mehmet oğlu Mehmet'e dağıtım yoluyla verildiği, tapu kaydının taşınmaza uygunluğu, kayıt maliki Mehmet'in taşınmazı haricen 1961 yılında davacı Hayrullah'a haricen satıp zilyetliğini devrettiği, Hayrullah'ın da tapuda gelini davalı Emine'ye 20.3.1989 tarihinde devrettiği tarafların ve mahkemenin kabulündedir.
Şu hale göre uyuşmazlık 3402 sayılı Kadastro Yasasının 1 3/B-b maddesi koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde toplanmaktadır. Anılan madde hükmüne ve süreklilik kazanan yargısal uygulamalara göre tapu sicilinde kayıtlı olan bir taşınmazın kayıt malikinden tapu dışı yolla satın alan kişi adına tescile karar verilebilmesi için harici satış tarihi ile tespit tarihi arasında on yıllık sürenin geçmiş olması, satın alanın bu süre zarfında taşınmaza zilyet bulunması ve satışın kadastro (tapulama) yasasının bölgede yürürlüğe girdiği tarihe kadar bozulmadığının kanıtlanması gerekir.
Kadastro (tapulama) bölgelerinde, tespitine henüz sıra gelmemiş taşınmazın haricen satılmış olması ve Kadastro Yasasının 13/B-b koşulları oluştuktan sonra tapu kaydının intikal görmesi, harici satışı bozmaz. Bu halde 3402 sayılı Kadastro Yasasının 33/4. maddesi uyarınca zilyet lehinde olan aynı Yasanın 13/B-b maddesi hükmünü def'i olarak ileri sürülebilir. Böyle bir halde tapu sicilindeki kayda dayanarak iktisap edenin hüsnüniyetli olması hali hariç olmak üzere harici satışa değer vermek gerekir. Başka bir anlatımla 3402 sayılı Kadastro Yasasının 13/B-b maddesinde öngörülen koşullar oluşmuş iken tapu kaydı ile satın alan kimsenin hak iddia edebilmesi için hüsnüniyetle hareket etmiş olması gerekir.
Somut olayda, Kayseri Kadastro bölgesi olduğuna, kaydın davalı adına intikal tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Yasasının 1 3/B-b maddesinde öngörülen koşullar davacı yararına gerçekleştiğine, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 33/4. fıkrası hükmüne göre zilyede tanınan haklar dava yoluyla (def'i olarak) ileri sürüldüğüne göre davalının dayandığı kayıt hukuki kıymetini kaybetmiş bulunmaktadır. Öte yandan davalı alıcının uzun süreli davacı zilyetliğini konumu itibariyle bilmesi gerektiği gibi 14.2.1951 tarih, 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre vakıa ve karinelerden olayda yasa gereği iyi niyet iddiasında bulunamayacak durumu belli olan kimsenin (somut olayda tapu kaydı malikinin gelininin) iyi niyetinin ispatına gerek yoktur. Diğer bir ifade ile kayıt malikinin gelini olan, birlikte oturan ve bir kısım tanıklarca satıştan haberli olduğu söylenen Emine'nin davacının taşınmazı haricen satın aldığını ve bu nedenle zilyet olduğunun bilinmesi gerekir. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Emine'nin iyi niyetinin ispatına da gerek yoktur. Eminenin kötü niyetli olduğunun mahkemece resen kabul edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın davacı Hayrullah adına tesciline karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 1.3.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.