 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E:1999/5124
K:1999/5234
T:29.11.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TESBİT ÖNCESİ DOĞMUŞ HAK
KAZANMA KOŞULLARI
3083 SAYILI YASANIN UYGULANMASI
ÖZET : Mülkiyet iddiası ile on yıllık süre içerisinde dava açılmış olması halinde davanın esastan olmayıp 3083 sayılı Yasanın 13. maddesindeki yasal engel nedeniyle reddedilmiş olması durumunda sözü edilen on yıllık süre kesilmiş olacağından davada edinme koşulları araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K.m.14)
(3083 s. SAAD. K. m. 13)
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Ahmet tarafından süresi içinde temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı Ahmet, pay tapu kaydı ile kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalı Hüseyin ve arkadaşları adına oluşan tapu kaydının 1/4 payının iptal ve tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Ahmet tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Yasası'nın 13/1 maddesinde Uygulama alanlarında Bakanlar Kurulu Kararı'nın Resmi Gazete de yayımı tarihinden itibaren "... işlemlerin tamamlanmasına veya tapuya tescil sonuçlandırılıncaya kadar, ... arazinin mülkiyet ve zilyetliği devir ve temlik edilemez" ve aynı maddenin son fıkrasında "1. fıkrada belirtilen süreler içinde mahkemeler veya icra İflas Daireleri tarafından bu arazi hakkında devir ve temliki gerektiren bir karar verilemez..." hükümleri bulunduğundan ve taşınmazın bulunduğu Pınarhisar İlçesi C... Köyü Bakanlar Kurulunun 29. 6. 1996 gün 96/8154 sayılı kararı ile 3083 sayılı Yasa kapsamı içerisine alındığı, beş yıllık kısıtlama süresinin de halen devam ettiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu kabulü dosya kapsamına uygun değildir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu O... Köyü Bakanlar Kurulu Kararı ile 1996 yılında 3083 sayılı yasa kapsamına alındığı ve çekişmeli 633 numaralı parselin kadastro tesbiti, davacı Ahmet adına 1/4 pay oranında kayıtlı Nisan 1973 tarih, 51 numaralı tapu kaydı gözönünde bulundurulmadan davalı miras bırakanı İsmail adına 3/4 pay oranı ile kayıtlı Şubat 1951 tarih 17 numaralı tapu ile 1/4 pay yönünden harici satış ve zilyetlik nazara alınarak tamamının İsmail mirascıları adına tesbit ve tescil edildiği ve davacının kadastro tesbit gününden önce doğan mülkiyet hakkına dayanarak temyize konu davayı 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde gösterilen on yıllık hak düşürücü süre geçmeden açtığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki temyize konu dava ile kadastroca belirlenen hakka karşı durulup mülkiyet iddiası ile on yıllık süre içerisinde dava açılmış ve dava esastan değil 3083 sayılı Yasanın 13. maddesindeki yasal engel nedeniyle red edilmiş olduğundan sözü edilen süre kesilmiştir. Bundan sonra yine tesbit öncesi nedene dayalı olarak mülkiyet hakkına dayanılarak açılacak ikinci ve sonraki davalarda hak düşürücü süre söz konusu olamaz. Başka bir anlatımla temyize konu dava kesinleşse bile hak düşürücü süre bu dava ile kesilmiş olacağından ikinci dava tesbitin kesinleştiği tarihten on yıl sonra dahi açılabilir. Bu nedenle davacının bu konuya ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, somut olayda davacı kadastro öncesi mülkiyet hakkının tanınmasına yönelik olarak dava açmıştır. O halde; 3083 sayılı Yasanın 13/1 ve 13/son maddelerinde anılan devir ve temliki kısıtlayan hükümlerinin kişilerin kadastro tesbitinden önce doğmuş ve kazanılmış olan mülkiyet hakkının tanınmasını engelleyeceği kabul edilemez. Bu nedenle davanın esasına girilerek taraf delillerinin toplanması, adlarına tesbit yapılan davalılar yararına davacının adına kayıtlı 1/4 pay tapu kaydı yönünden tapunun intikal ve davacıya satış günü ile tesbit tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Yasasının 13/B-b-c maddesinde anılan koşulların oluşup oluşmadığı tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmemiş olması isabetsizdir.
Davacı Ahmet'in temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA) peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 29.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.