 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/381
Karar No : 1998/204
Tarih : 9.2.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
BİR ÇALIŞMA ALAN1 İÇİNDE; KURU TOPRAKTA 100,
SULU TOPRAKTA 40 DÖNÜM TAŞINMAZ EDİNME
VERGİ KAYDI
KARAR ÖZETİ: 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesi uyarınca kayıt ve belgeye dayanmaksızın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle bir çalışma alanı içinde sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüm miktarındaki arazi mülk edinilebilir. 100 dönümden fazla olan bölümün zilyedi adına tespit edilebilmesi için ayrıca, zilyetliğin 31.12.1981 tarihine veya daha öncesine ait vergi kaydı ve sair belgelerle birleşmesi gerekir.
O halde, yerinde yapılan keşifte; tanık ve tutanak bilirkişiler dinlenmeli zilyetliğin başlangıcı ve sürdürülüşü belirlenmeli, beyanlar arasındaki ayrılık giderilmeli, komşu parsellerin varsa dayanakları denetlenmeli, iktisap koşullarının oluşması halinde bu bölüm için davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
(3402 s.Kadastro K.m.14.)
(743 s.MK.m.639)
(1086 s.HUMK.m.259)
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Kadastro sırasında 191 ada 326 parsel sayılı 44904 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı Mehmet adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi, içinde Hazine 100 dönüm sınırlaması aşıldığını ileri sürerek 28.534.52 metrekarenin adına tescili iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin davalı Mehmet adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesi uyarınca kayıt ve belgeye dayanmaksızın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle bir çalışma alanı içinde sulu toprakta 40., kuru toprakta 100 dönüm miktarındaki arazi mülk edinilebilir. Çalışma alanı içinde davalının belgeye dayanmaksızın 82.967.47 metrekare adına tespit ve tescil olunan taşınmaz bulunduğu belirlenmiştir. Hal böyle olunca anılan yasa maddesine göre koşulların oluşması halinde belgesiz zilyetliğe dayanarak 17.020.38 metrekare taşınmazın tescili yoluna gidilebilir.
Mahkemece, taşınmazın tarım arazisi olduğu, tespit gününe kadar davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinde öngörülen edinme koşullarının gerekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan sadece davalının dayandığı 1977 tarihli emlak vergi kaydının bulunduğu kabul edilerek çekişmeli parselin tamamının davacı adına tesciline Hazinenin davasının reddine karar verilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinin 3. fıkrasının A hükmüne göre taşınmaz malın. 100 dönümden fazla olan bölümünün zilyedi adına tespit edilebilmesi için ilk fıkrada aranan koşullara ilaveten zilyetliğin ayrıca 31.12.1981 tarihine veya daha öncesine ait vergi kaydı vesair belgelerle birleşmesi gerekir.
Davacının dayandığı 1977 tarihli kayıt 1319 sayılı Emlak Vergisi Yasasına göre oluşturulmuştur. Bu yasaya göre oluşturulan emlak kayıtlarında taşınmazın mevkii, cinsi ve yüzölçümü gösterileceği belirtilmiş isede taşınmazın sınırlarının yazılması konusunda herhangi bir hüküm öngörülmemiştir.
Bu nedenle; 3402 sayılı Kadastro Yasasının 20. maddesine göre Emlak Beyannamelerinin, uygulanabilir bir kayıt olarak kabul etmek mümkün değildir. HGK.'nun 21 .5.1997 gün 7-5/438 sayılı kararında da bu ilke aynen kabul edilmiştir.
O halde, 1319 sayılı Emlak Vergisi Yasasına göre oluşturulan sınırları gösterilmeyen taşınmazla ilgili emlak beyannameleri daha önce devlet organlarınca yerinde düzenlenmediğinden 1837 sayılı Bina ve 1833 sayılı Arsa Vergisi Yasası ile oluşturulan vergi kayıtlarıyla aynı değerde olduğu kabul edilemez. Bu vasıftaki bir kaydın bağlayıcı yönü yoktur.
O halde mahkemece, tarafların gösterecekleri tanıklar ile tutanak bilirkişileri HYUY. nın 259. maddesi uyarınca taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenmeleri, taşınmazda ilk zilyedin kim olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin başlangıç günü ve süresi, sürdürülüş biçimi olaylara davalı olarak belirlenmeli, beyanlar arasında aykırılık olduğunda giderilmeli, komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtları ile bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, iktisap koşullarının oluştuğunun, tespiti halinde 17.020.38 metrekarelik bölümün verilebileceği düşünülerek, 26.883.62 metrekarelik bölüm için davanın kabulü yoluna gidilmesi gerekir iken davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacı Hazinenin temyiz itirazları yenindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 9.2.1998 gönünde oybirliğiyle karar verildi.