 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E. 1997/2160
K. 1997/2864
T. 25.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
ÇİFTE TAPU
DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ
KARAR ÖZETİ: İtirazlı parsele, hem davalı Hazinenin eski tarihli tapu kaydı, hem de davacıların tescil ilamına dayanan sonraki tarihli tapu kaydı uyuyorsa; Hazinenin taraf olduğu tescil ilamı kendisini bağlayacağından ve kesin hüküm kuralları kendiliğinden uygulanacağından, davacıların sonraki tarihli tapu kaydına değer verilerek dava kabul edilmelidir.
Davacıların dayanağı olan tapu kaydı kapsamındaki diğer parseller de itirazlı ise, davaların birleştirilerek görülmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 5, 13, 14, 20)
(1086 s. HUMK. m. 48, 187/5)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Mustafa ve arkadaşları tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 145 ada, 71 parsel sayılı 10.488.66 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, Mehmet mirasçıları Mustafa ve paydaşlarına ait tapu kaydı ile Hazineye ait tapu kaydı kapsamında kaldığından söz edilerek, malikin hükmen tesbiti için kadastro tutanağının komisyonca kadastro mahkemesine aktarılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, Mustafa ve arkadaşlarının davasının reddine, taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, Mustafa ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmaza aidiyeti keşfen saptanan taraf tapu kayıtlarından Hazinenin dayandığı kaydın daha eski tarihli olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemenin bu kabulü dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Her iki tarafın ayrı ayrı dayandıkları tapu kayıtlarının taşınmaza aidiyeti keşif, uygulama ve bilirkişi sözleri ile saptandığı gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir. Bilirkişi ve tanıklar taşınmazın tümü üzerinde tesbit gününe kadar davacıların yirmi yılı aşkın süre ile aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla zilyet bulunduklarını söylemişlerdir. Uyuşmazlık, hangi taraf tapusuna değer verilmesi gerektiği yönünde toplanmaktadır. Oluşturuluş tarihi itibariyle Hazine tapusu daha eski tarihli ise de, davacıların dayandıkları tapu kaydı da Hazinenin tarafı bulunduğu tescil ilamına ve krokisine dayalı olarak oluşturulmuştur. Tescil ilamına ve buna dayalı olarak oluşturulan tapu kaydının ilamın taraf olan Hazineyi bağlayacağında duraksamamak gerekir. Kesin hüküm olumsuz dava koşullarından olup kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece resen (kendiliğinden) nazara alınması ve uyuşmazlığında kesin hüküm kuralı uyarınca çözümlenmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, Hazine yönünden bağlayıcı olan davacı tarafın dayandığı tapuya değer verilerek davanın kabulü yoluna gidilmesi gerekirken, bu yönün gözardı edilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de, davacının dayandığı tapu kaydı kapsamında kalıp itirazlı oldukları anlaşılan 70 ve 65 nolu parsellerle ilgili davaların iş bu dava ile birleştirilerek görülmesi gerekip gerekmediğinin düşünülmemiş olması da doğru değildir.
Davacılar Mustafa ve arkadaşlarının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 27.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.