 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E. 1997/2054
K. 1997/2261
T. 29.4.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
MİKTAR FAZLASI
KARAR ÖZETİ: Tespite esas alınan tapu kaydı, tescil ilamı ile tesis edilmiş olup, taşınmazın sınırlarında tespit gününe kadar bir değişiklik olmadığına ve tapu kaydının taşınmazın tümünü kapsamadığı varsayılsa bile, kaydın oluşturulduğu günden tespit gününe kadar kayıt fazlası üzerinde davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinme koşulları oluştuğundan, davacı Hazinenin davası reddolunmalıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 13, 20)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalılar Nurettin ve arkadaşları tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 405 parsel sayılı 4450 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ile miras yoluyla geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Nurettin ve arkadaşları adlarına tesbit edilmiştir. İtirazı, kadastro komisyonunda reddedilen Hazine, tapu kayıtları bulunduğunu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ve kanunlar uyarınca devlete kalan yerlerden olduğunu öne sürüp dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 10.7.1996 tarihli teknik~bilirkişi rapor ve krokisinde 2166 metrekarelik bölümün payları oranına göre davalılar Nurettin ve paydaşları adına tapuya tesciline, geri kalan 2284 metrekarelik bölümün yol olarak tesbiti ile paftasında ve haritasında yol olarak gösterilmesine karar verilmiş;, hüküm, davalılar Nurettin ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, tesbite esas alınan tapu kaydının dayanağı krokinin ölçeksiz olduğu, ancak kenar uzunlukları ile yerine uygulanabildiği gerekçe gösterilerek tapu kaydında yazılı miktar ifraz edilerek yüzölçümü kadar bölümün davalı adına tesciline, arta kalan bölümün yol olarak paftasında gösterilmesine karar verilmiştir.
Gerçekten 3402 sayılı Yasanın 20. maddesi gereğince kayıt ve belgeler harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise harita, plan ve krokideki sınırlara itibar edilerek tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsamı belirlenir. Tapu kaydı Hazinenin taraf olduğu Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.1954 gün, 1953/54-184 sayılı tescil ilamı ile tesis edilmiştir. dayanağı krokinin ölçeksiz olduğu kuzey sınırının 57, batı sınırının da 38 metre olarak yazılı basit bir dikdörtgen şeklinde çizilerek yüzölçümünün hesaplandığı, bu durumda tapu kaydının dayanağı krokinin fenni sıhhatten yoksun bulunduğu anlaşılmaktadır. Tapu kaydının üç sınırı yol, kuzey sınırı (C.D.) olarak yazılıdır. Taşınmazın sınırında bulunan yolların güzergahlarının değişmediği kadim yol olduğu (C.D.) yerinin taşınmaza kuzeydoğuda komşu 406 nolu parsel olduğu açıklanmıştır. Dava konusu taşınmazın tapuya tescil edildiği tarihten önce ve sonra tesbit gününe kadar kadastro sırasında belirlenen sınırlarla kullanıldığı bilirkişi tarafından bildirilmiştir. Tapu kaydının taşınmazı tümü ile kapsamına almadığı var sayılsa bile kaydın oluşturulduğu günden tesbit gününe kadar kayıt fazlası üzerinde davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile mülk edinme koşulları oluşmuştur. Hal böyle olunca davanın reddine, taşınmazın tamamının davalılar adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 29.4.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.