 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E. 1995/5876
K. 1995/6027
T. 18.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
MİRAS BIRAKANIN ÖLÜM TARİHİ
TEREKENİN MİRASÇILARA GEÇİŞİ
MÜŞTEREK MÜLKİYET
MİRASÇILAR ARASINDAKİ PAY SATIŞI
KARAR ÖZETİ: Taşınmaz maliki Çakal Mehmet, 1337 yılında ölmüş ve ölüm tarihine göre terekesi müşterek mülkiyet hükümlerine göre çocukları Süleyman, Ayşe ve Fadime ile karısı Ümmiye'ye intikal etmiştir. Ümmü 'de 1339 yılında ölmüş ve terekesi yine müşterek mülkiyet hükümlerine göre intikal etmiştir. Gülsüm 'e anası Fadime yolu ile intikal eden 1/3 pay müşterek mülkiyet hükümlerine tabidir. Bu nedenle Gülsüm'ün kendisine annesinden intikal eden 1/3 müşterek mülk miras payını tek başına davacı Mustafa'ya satmış olması yasaya uygun ve geçerlidir. Hal böyle olunca, taşınmazın 1/3 payının davacı Mustafa'ya 1/3'ünün Süleyman mirasçılarına ve 1/3 'ünün de Mehmet kızı Ayşe mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 15)
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davacılardan Mustafa ve Fadime tarafından süresi içinde temyiz edilmiş ise de, dava konusu taşınmazın değeri duruşma yapılmasını gerektirecek miktarda olmadığından ve Yargıtay duruşması için gerekli tebligat masrafları ödenmediğinden, duruşma isteminin masraf ve değer yönünden reddi ile incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararında özetle; Çakal Mehmet'in terekesinin paylaşılıp paylaşılmadığı soruşturulmalı, davalı tarafın paylaşımın varlığını, tarihini, paylaşıma tüm mirasçıların katılıp katılmadığını, paylaşım sonucu mirasçılara verilen taşınır ve taşınmaz mallarla bunların akıbetlerini kanıtlamak için imkan tanınmalı, yapılacak araştırma sonucunda paylaşımın varlığı sabit olduğu takdirde taşınmazın Mehmet mirasçıları adına, aksi takdirde Çakal Mehmet mirasçıları adlarına payları oranında tesciline karar verilmelidir, gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra davacılardan Çetin'in davasının kabulüne, Mustafa ve Fadime'nin isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılardan Mustafa ve Fadime tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, taşınmazın Mehmet'e ait olmadığı, bu nedenle taşınmazda Fadime'nin miras payının bulunmadığı anlaşıldığından, davacı Fadime'nin temyiz isteminin reddi ile aleyhindeki hükmün ONANMASINA.
2- Davacı Mustafa'nın temyiz itirazlarına gelince: Çekişmeli taşınmazın 1330 yılında ölen Çakaloğlu Mehmet'ten kaldığı, mirasçılar arasında geçerli paylaşım yapılmadığı, toplanıp değerlendirilen delillerden anlaşıldığı gibi, davacı Çetin dışındaki taraf vekilleri ile davacı Mustafa tarafından düzenlenen 21 .2.1992 günlü tutanak ile sabittir. Mahkemece, paylaşım yapılmadığı ve Fadime mirasının iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre kızı Gülsüm'e intikal ettiği, bu nedenle Gülsüm'ün 30.10.1978 günlü senetle Mustafa'ya yaptığı satışın geçersiz olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Ne varki taşınmazın maliki Çakaloğlu Mehmet 1337 yılında ölmüş ve ölüm tarihine göre terekesi müşterek mülk hükümlerine göre çocukları Süleyman, Ayşe ve Fadime ile karısı Ümmiye'ye intikal etmiştir. Ümmü'de 1339 yılında ölmüş ve terekesi yine müşterek mülk hükümlerine göre intikal etmiştir. Gülsüm'e, anası Fadime yolu ile intikal eden 1/3 pay müşterek mülk hükümlerine tabidir. Daha sonra Çakaloğlu Mehmet kızı Ayşe 1957 yılında çocuksuz olarak ölmüş, onun 1/3 payı kardeşi Süleyman'ın çocukları ile kardeşi Fadime, kızı Gülsüm'e iştirak halinde intikal etmiştir. Bu nedenle Gülsüm'ün kendisine annesi Fadime yolu ile intikal eden 1/3 müşterek mülk miras payını tek başına Mustafa'ya satmış olması yasaya uygundur. Hal böyle olunca taşınmazın 1/3 payının Mustafa, 1/3 payının Süleyman mirasçıları ve 1/3 payının da 1957 yılında ölen Çakaloğlu Mehmet kızı Ayşe mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu gibi hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacı Mustafa'nın temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 18.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.