 |
T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi
E. 1992/1249
K. 1992/1271
T. 2.3.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- UMUMA AİT MALLAR
- KIYI ŞERİDİ
ÖZET : Medeni Kanunun 641. maddesine göre, sahipsiz şeyler ile menfaati umuma ait olan mallar Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, hiç kimsenin özel mülkü olamaz. Kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak kullandıkları, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, özel mülkiyete konu teşkil etmeyen, kullanılmasında her zaman kamu yararı gözetilen arazi parçalarıdır. Sözü edilen yerlerin kamu yararına kullanım biçimi yasa ve yargısal kararlarla belirlenir.
(7435. MK. m. 641)
(3621 s. Kıyı K. m. 5, 9)
Taraflar arasındaki tapulama tespitine itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 1263 parsel sayılı 1700 metrekare yüzölçümü ile davalı Şadi, 1264 sayılı parsel de 1700 metrekare yüzölçümü ile davalı Coşkun adına tapu kaydına dayanılarak tespit edilmiştir. Ertesi gün dava konusu parsellerin tapu kapsamı dışında olduğu kabul edilerek Hazine adına yazılmak suretiyle kadastro tespiti düzeltilmiştir. Kayıt maliklerinin itirazı komisyonca kabul edilmiştir. Hazinenin açtığı dava sonunda taşınmazların vergi kaydı kapsamında bulunduğu ve zilyet oldukları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı şahıslara ait ve 1263 ile 1264 parsellere uygulanan 937/496 sayılı vergi kaydı doğu yönde denizi sınır okumaktadır. Mahkemece deniz sınırı yönünden herhangi bir araştırma ve soruşturma yapılmamıştır. Davalıların dayandıkları tapu kaydının dava konusu parsellere değil, yoldan sonra kuzeyde bulunan 1259-1260-1261 sayılı parsellere ait olduğu uygulama ile saptanmıştır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir sonuca ulaştırılması için öncelikle kıyı şeridinin tespiti gerekir. Gerçekten dava konusu parsellerin tespitine esas alınan vergi kaydı doğuda denizi sınır okumaktadır. MK.nun 641. maddesine göre sahipsiz şeyler ile menfaati umama ait olan mallar Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, hiç kimsenin özel mülkü olamaz. Deniz, tabii göl ve akarsu kıyıları ile bunların etki alanında kalan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritleri toplumun yararlanmasına açık yerlerdir. Kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak kullandıkları, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, özel mülkiyete konu teşkil etmeyen, kullanılmasında her zaman kamu yararı gözetilen arazi parçalarıdır. Sözü edilen yerlerin kamu yararına kulanım biçimi yasa ve yargısal kararlarla belirlenir. Kıyıda denizin etki alanında kıyı kenar çizgisi ile deniz arasında kalan yerler özel mülkiyete konu teşkil edemezler.
o halde gerek 3621 sayılı Kıyı Yasanından önce ve gerekse sözü edilen Yasanın 5 ve 9. maddelerine göre dava konusu taşınmazların bulunduğu yörede kıyı kenar çizgisinin tespit edildiğine ilişkin haritanın varlığı halinde geçici madde ile sahil şeritleri ile ilgili hükümleri geçerli sayılacağından getirtilip, uzman bilirkişi aracılığı ile yerine uygulanması, çekişmeli parselin kıyı kenar çizgisine göre yerinin belirlenmesi, keşfi izlemeye elverişli biçimde düzenlenecek uzman bilirkişi krokisinde gösterilmesi, sözü edilen yasalara göre düzenlenmiş kıyı kenar çizgisine ilişkin bir işlem bulunmadığı takdirde 13.3.1972 gün, 7/4 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda jeolog ve jeomorfologlardan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme ve araştırma yapılarak kıyı şeridinin belirlenmesi, dava konusu parselerin bu belirtmeye göre kıyı şeridi içerisinde kalıp kalmadığı açık bir biçimde saptanması, ondan sonra ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan yönde araştırma ve uygulama yapılmadan davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 2.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|