 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2006/1865
K: 2006/2176
T: 27.03.2006
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
- HAZİNE ADINA KAYITLI TAŞINMAZLAR
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde yer alan on yıllık süre hak düşürücü süre olup bu süre geçmekle hakkın kendisi kaybolur. Taşınmazın mülkiyetinin Hazineye veya bir başka kişiye ait olması hükmün uygulanmasına engel değildir.
(3402 s. Kadastro K. m. 12/3)
Taraflar arasında genel kadastro ile oluşan tapunun, tapu kaydına dayanarak açılan iptali davası sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 89 ada 11 parsel sayılı 2867 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz avlulu kargir Ceza ve Tevkifeyi vasfı ile tapu kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Tespite itiraz edilmediğinden Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı Vakıflar İdaresi, tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişme konusu 89 ada 11 parselin tapu kaydının iptali ile davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tutanağının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre gerçekleşmiş olmasına rağmen, Hazine adına kayıtlı taşınmazlarda, tapuya dayanılarak dava açılması halinde bu sürenin nazara alınmayacağı gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Çekişmeli 89 ada 11 sayılı parselin 10.11.1987 tarihinde tespitinin yapılıp, tutanağın 26.1.1988 tarihinde kesinleştiği ve davacı Vakıflar İdaresinin kadastrodan önceki hukuki sebebe dayanarak 3.9.2003 tarihinde dava ikame ettiği, tutanağın kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Mahkemenin gerekçesinde belirttiği gibi Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmazlar aleyhine açılan davalarda bu sürenin gözetilip gözetilmeyeceği ve Hazinenin hasım olduğu tescil davası sonunda oluşan tapuya dayanılması halinde tapunun oluşumuna neden olan ilama öncelik verilip verilemeyeceği konusundadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3.maddesinde yer alan "Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz "hükmündeki 10 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu hususu tartışılamayacak kadar açıktır. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi halinde; hakkın kendisi kaybolur, kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle hakim tarafından re'sen nazara alınma zorunluluğu vardır.
Taşınmazın mülkiyetinin Hazineye veya bir başka kişiye ait olması hükmün uygulanmasına engel değildir. Olayda davacının dayandığı tapu kaydının Hazinenin taraf olduğu tescil ilamı ile oluşması da davacıya ilanihaye dava açma hakkı vermez. Yasa koyucunun böyle bir hükmü getirip en kutsal haklardan olan mülkiyet hakkını bir anlamda sınırlandırması, belli bir süre geçtikten sonra tapu sicilinde kararlılık sağlanması, sicillerin bozulmasının önüne geçilmesi ve yargı organları önünde sicillerin tartışılma imkanının ortadan kaldırılması amacına yöneliktir. Bu amaç ve yasanın amir hükmü göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 27.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.