 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2005/4736
K: 2005/2290
T: 31.03.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 136 ada 29 parsel sayılı 22236.65 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, zilyet olduğunu beyan eden Nusret evlatları Kemal ve arkadaşlarının 1981 yılında Kaymakamlıkça men edildikleri nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Kemal, yasal süresi içinde emlak kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ve çekişmeli parselin davacının murisi Nusret mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davaya konu 136 ada 29 sayılı parselin tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı taraf yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş isede; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz kadastro tespiti sırasında mer'a olarak sınırlandırılan 27 sayılı parsel içerisinde yer almış bulunmaktadır. Taşınmazın mer'anın bütünlüğünü bozduğu açıktır. Bu durumda uyuşmazlık taşınmazın mer'adan elde edilip edilmediği yönündedir. Mer'aya ilişkin uyumazlıklarda yerel bilirkişilerin ve taraf tanıklarının komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilmesi gerekir. Mahkemece taşınmazın bulunduğu köyde ikamet eden şahıslar arasından seçilen bilirkişi beyanlarına dayanılarak karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca davacı taraf zilyetliğe dayanmış, sonuçta davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı ile ilgili olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki sınırlama yönünden araştırma yapılmamış olmasıda yasaya aykırıdır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle taraflardan iddia ve savunmaları ile ilgili delilleri sorulup celbedilmeli, dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen komşu köyde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıklar huzuru ile keşif icra olunmalıdır. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında varsa tarafların dayandığı kayıtlar uygulanıp kapsamları belirlenmeli, dinlenecek yansız yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın ve çevresinin öncesinin kadim mer'a olup olmadığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup saptanmalı, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla ve yüzleştirme yapılmak suretiyle dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, taşınmazın mer'a olmadığı ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olduğu takdirde davacı ile ilgili olarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki sınırlama yönünden Tapu Sicil, Kadastro ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlükleri nezdinde soruşturma yapılıp tüm deliller toplandıktan sonra gerekli değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 31.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.