 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2005/2460
K: 2005/773
T: 16.2.2005
- MAL BEYANINDA BULUNMAMAK
- PARAYA ÇEVİRME
- LEHE KANUN UYGULAMASI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: 5237 sayılı Kanun'un 5 ve 50. maddesinin sanığın lehine olduğu, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 'un 10. maddesi de gözetildiğinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 337/1. maddesi gereği verilen hapis cezası hakkında 1412 sayılı CMUK'un 402. maddesi gereğince, 1 Nisan 2005 tarihine kadar infazın durdurulmasına karar verilmelidir.
(5237 s. TCK. m. 5, 50)
(1412 s. CMUK. m. 402)
(5252 s. TCKYK. m. 10)
(2004 s. İİK. m. 337/1)
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Hasbi'nin llK.nun 337/1. maddesi gereğince 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Edremit İcra Ceza Mahkemesince verilen 27.9.2004 gün ve 2004/296 esas, 2004/517 sayılı kararın infazının durdurulması talebinin reddine ilişkin anılan mahkemenin 25.11.2004 gün ve 2004/192 Müt. sayılı kararına vaki itirazın reddine dair Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2004 gün ve 2004/961 Müt. sayılı kararı ve dosyası incelendi.
5237 sayılı Kanun'un "Özel Kanunlarla İlişki" başlığının taşıyan 5. maddesinin "Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." Hükmünü içerdiği, 50. maddenin 3. fıkrasında ise "Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemek koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşının doldurmamış veya altmış beş yaşının bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, 1. fıkrada yazılı seçenek yaptırımlarından birine çevrilir." şeklinde bir düzenleme bulunduğu, her ne kadar lİK'nun 353/b maddesinde "Bu Kanun uyarınca hükmolunan cezalar tecil edilemez, hürriyeti bağlayıcı cezalar 647 sayılı CİHK'nun 4. maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere çevrilemez, failleri hakkında TCK'nun 119. maddesi hükmü uygulanmaz." şeklinde bir düzenleme yer almakta ise de, yukarıda belirtilen 5237 sayılı Kanun'un 5 ve 50. maddelerinin anlam ve sonuçları itibariyle sanığın lehine bulunduğu, keza 13.11.2004 gün ve 25642 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10. maddesinde "1 Nisan 2005 tarihinden önce kesinleşmiş olan mahkumiyet kararları hakkında bu Kanun'un lehe olan hükümleri öncelikle dikkate alınarak, 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı CMUK'nun 402. maddesi uyarınca infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir." şeklindeki yasal düzenleme karşısında, infazın durdurulmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın CMUK.nun 343. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Mü-dürlüğü'nün 1.2.2005 gün ve 5002 sayılı Yazılı Emirlerine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 8.2.2005 gün ve Y.E. 2005/19355 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla, Gereği düşünüldü:
5237 sayılı Yasa'nın 5 ve 50. maddelerinin sanığın lehine bulunduğundan 5252 sayılı Yasa'nın 10. maddesi göz önünde tutularak 1412 sayılı CMUK'nun 402. maddesi uyarınca 1 Nisan 2005 tarihine kadar cezanın infazının durdurulmasına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz bulunmaktadır.
Yargıtay C.Başsavcılığının Yazılı Emre atfen düzenlendiği tebliğname yerinde görüldüğünden Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 14.12.2004 gün ve 2004/961 Müt. sayılı kararının kaldırımasına, müteakip işlemlerin mahallinde ifasına, dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına (TEVDİİNE), 16.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.