 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2005/1913
K: 2005/822
T: 18.2.2005
- ZİLYETLİKLE KAZANMA
- HUSUMET
- İHYA
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Taşınmazın tutanak aslı veya davalı ise dava dosyası bulunamamıştır. Dava tescil davası olduğuna göre; husumetin Hazine ve taşınmazın bulunduğu köy tüzel kişiliğine, tutanak aslı bulunduğu taktirde, tutanağın malik hanesinde ismi yazılan kişiye yöneltilmesi gerekir. Taşınmaz kadastro gördüğüne göre tutanak aslı mutlaka dosyaya konulmalı, bulunamazsa ihya suretiyle yeniden tutanak tuttu-rulmalıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 13,14)
(1086 s. HUMK. m. 39)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Dava konusu 555 parsel sayılı 6740 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu sicilinde malikhanesi açık olup itirazlı olarak gözükmektedir. Davacılar taşınmazın 1950 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında murisleri ismail ve Mehmet adına yazıldığını, 50 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla zilyetliklerinde bulunan taşınmazın malikhanesinin tapuda boş olarak durduğunu, bu nedenle adlarına tescilini talep etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli parselin payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı İdare vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve zilyetlikle mülk edinme şartlarının adına tescil kararı verilenler yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.
Davacılar 6.12.1999 tarihli dilekçe ile Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat ederek, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 1950 yılında yapıldığını, 555 parsel sayılı taşınmaz adlarına tespit edildiği halde, tapu kütüğünün malikhanesinin açık olduğunu, zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşmesi nedeniyle taşınmazın adlarına tapuya tescilini talep ve dava etmişler ve husumeti Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltmişlerdir. Mahkemece yapılan araştırmalara rağmen taşınmazın tutanak aslı, davalı ise dosyası bulunamamıştır. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava tescil davası olduğuna göre husumetin Hazine ve taşınmazın bulunduğu köy hükmi şahsiyetine, tutanak aslı bulunduğu takdirde, tutanağın malik hanesinde ismi yazılı kişiye yöneltilmesi gerekir. Mahkemece olayda taraf ehliyeti bulunmayan Tapu Sicil Müdürlüğü huzuruyla yargılama yapılıp davanın sonuçlandırılması doğru değildir. Hal böyle olunca, öncelikle husumetin yaygınlaştırılması, Hazine ve köy hükmi şahsiyetinin davaya dahil edilip yargılamaya bundan sonra devam edilmelidir. Mahkemenin bu hususu nazara almaması yasaya aykırıdır. Ayrıca dosyanın tetkikinden de anlaşılacağı üzere; dava tarihinde taşınmazın kadastrosu yapılmış ve tutanağı düzenlenmiştir. Bu durumda tutanak aslının mutlaka bulunup dosyasına konulması, bulunmaması halinde ihya sureti ile yeniden tutanak düzenlettirilip yargılamaya bundan sonra devam edilmesi gerekir. Kadastro Mahkemesinin, tutunak aslını celbetmeden veya ihya yolu ile yeniden düzenlenecek tutanağı dosyaya koydurmadan yargılama yapması usul ve yasaya aykırıdır. Bundan ayrı olarak, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava görevsizlikle Kadastro mahkemesine aktarılmış, Mahkemece hiçbir işlem yapılmadan karar verilmiştir. Hukuk Mahkemesinden devredilen davalarda öncelikle askı ilanının yapılıp, ilan süresinin beklenmesi, bundan sonra duruşmaya başlanılması gerekir. Mahkemece askı ilanı yapılmadığı gibi, dava dilekçesi mahalline uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, yerel bilirkişi ve tanıklardan tespit tarihi itibariyle taşınmazın niteliği, intikali ve tasarrufu sorulup saptanmamış, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmemiş, Asliye Hukuk Mahkemesinde dinlenilen bir kısım tanıkların mücerret beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur. Yukarıda belirtilen noksanlıklar giderilip, belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi isabetli değildir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.