 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2005/11815
K: 2006/332
T: 02.02.2006
- KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
- ÇİFT TAPU KAYDI
- İSKAN UYGULAMASI
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Her iki tapunun da davalı parselin ihtilaflı bölümünü kapsadığı anlaşılmaktadır. Temel kural, eski tarihli ve doğru temele dayanan tapu kaydına değer verilmesidir. Ancak bu kuralın istisnaları bulunmaktadır. 2510 sayılı İskan Kanununun 23/3. maddesi de bu istisnalardandır. Anılan maddedeki iskan ikinci defa başka birine yapılmışsa 23. maddeye eklenen 3. fıkra hükmü uygulanmalıdır. Hak düşürücü sure de fiilen el koyma tarihinde başlar.
(3402 s. Kadastro K. m. 13)
(2510 s. Iskan K. m. 23/3)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 293 ada 1 parsel sayılı 9649.88 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 22.02.1934 tarih 14 nolu tapu kaydı nedeniyle Hasan oğlu Tahir ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Davacı Lütfi, yasal süresi içinde tapu kaydına dayanarak tapu miktarı kadar olan kısmın tescili isteği ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve çekişmeli parselin tespit gibi davalılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından tespit edilmiştir.
Mahkemece tarafların dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının 293 ada 1 sayılı parselin çekişmeli ve krokide (A) harfi ile gösterilen 3800 metrekarelik bölümünü kapsadığı, davalı tapusunun eski tarihli ve doğru temele dayanması nedeniyle geçerli bulunduğu gerekçe gösterilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Tespite esas olan ve davalıların dayanağını oluşturan 22.02.1934 tarih 14 nolu tapu kaydı ile davacıların dayandığı 12.07.1939 tarih 10 nolu tapudan gelme 17.08.1954 tarih 4 nolu tapu kaydı ve tedavüllerinin 2510 sayılı Iskan Kanunu'na göre oluştuğu, her iki tapunun da parselin ihtilaflı bölümünü kapsadığı, taşınmazın davalı bölümünün davacı tapusunun oluştuğu tarihten buyana ikinci iskan malikleri ve davacılar tarafından kullanıldığı tespit tutanağı, mahallinde yapılan keşif, uygulama, yerel bilirkişi, tanık anlatımı ve teknik bilirkişi tarafından düzenlenen kroki ve rapordan anlaşılmaktadır. Temel kural Mahkemenin kabulünde de olduğu gibi eski tarihli ve doğru temele dayanan tapu kaydına değer verileceğidir. Ancak, bilindiği gibi hukukumuzda bu kuralın istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalardan biri de 2510 sayılı Iskan Kanunu'nun 23/3. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 3. bendinde aynen "temlik tarihinden itibaren bir sene geçtikten sonra müstehikler tarafından ancak Hazine aleyhine vaz'ıyet tarihindeki rayiç üzerinden bedel davacı açılabilir" denilmektedir. Maddeden de anlaşılacağı üzere taşınmazın öncesi tapuda kayıtlı bulunsa dahi, İdarece Iskan Kanunu'na göre temlik halinde, ikinci iskan sahibinin taşınmaza el koymasından itibaren 1 yıl geçtikten sonra açılacak davalarda artık eski tarihli değil sonraki tapuya değer verilmesi gerekir. Burada üzerinde durulması gereken husus; iskan mevzuatı çerçevesinde temlik ve tescil edilen taşınmazların daha sonra yine iskan mevzuatı uyarınca başka birine temliki halinde de ilk kez temlik olunan kişinin bir yıl içinde dava açmasının gerekip gerekmediği, gerekiyor ise bu bir yıllık sürenin hangi tarihte başlayacağı, bir başka ifade ile 2510 sayılı Ya-sa'nın 23/3. maddesinin Iskan Kanunu'na göre iki defa temlik edilen yerler hakkında da uygulanıp uygulanmayacağı konusudur. Bilindiği üzere 2510 sayılı Yasa'nın 23/3. maddesinin iskanen temlik edilen yerlerin ikinci kez aynı yasa gereğince temliki durumlarında uygulanıp uygulanmayacağı tatbikatta değişik şekillerde yorumlanmış ve bir müddet farklı uygulamalara yol açmış ise de; bu konudaki farklı uygulama ve tereddütler 14.05.1984 tarih 1983/10 esas, 1984/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile sona ermiştir. İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde; "iskan mevzuatı çerçevesinde temlik ve tapu siciline tescil olunan gayrimenkullerin daha sonra tekrar aynı mevzuat uyarınca başka birine temliki halinde 2510 sayılı Kanun'un 23. maddesine 3667 sayılı Kanunla eklenen 3. fıkra hükmünün uygulanması gerektiği, bu fıkrada yer alan 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcının iskan mevzuatı çerçevesinde temlik edilen gayrimenkule fiilen el koyma tarihi olduğu" belirtilmiştir. Müşahhas olayda parselin krokide "A" harfi ile gösterilen bölümünün her iki tapunun kapsamında kaldığı, ikinci temlik edilenin el koyduğu tarih ile tespit tarihi arasında 1 yılı çok aşkın bir sürenin geçtiği belirlendiğine göre taşınmazın bu bölümüne ilişkin davanın kabulüne ve taşınmazın bu bölümünün davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmaması yasaya aykırı olduğu gibi, kabule göre de; tespite esas olan davalı tapusunun malikleri Hasan oğlu Tahir, karısı Ramize, oğulları Remzi, Şerif, Akif ve kızı Fatma'dır. Tapu maliklerinden Tahir'in 1959, Ramize'nin 1932, Şerifin 1947, Fatma'nın 1959 yılında vefat ettiği dosyaya celbedilen nüfus kayıtlarından anlaşılmaktadır. Teknik bilirkişi Neşet tarafından düzenlenen 24.10.2003 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 3800 metrekarelik bölümün devamlı surette davacılar tarafından kullanıldığı maliklerden Tahir, Ramize, Şerif ve Fatma'nın ölüm tarihleri nazara alındığında tespite esas olan tapu kaydı bu malikler yönünden hukuki kıymetini kaybetmiş bulunmaktadır. Mahkemenin bu hususu göz ardı etmesi de usul ve yasaya aykırı temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.02.2006 gününde oybirliği ile karar verildi