 |
T.C
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2004/3149
K: 2004/4998
T: 29.3.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- GENEL KADASTRO İLE OLUŞAN TAPU KAYDININ İPTALİ DAVASI
- KAZANDIRICI ZAMANIŞIMI ZİLYETLİĞİ
- MİRASÇILAR ARASINDA YAPILAN SATIŞLARDA; TAPULU OLANLAR YAZILI; TAPUSUZ OLANLAR İSE; HER TÜRLÜ DELİLLE KANITLANIR
- KADASTRO KANUNUNDA DELİL SERBESTİSİ İLKESİ VARDIR
İçtihat Özeti: Kadastro Kanunu temel olarak delil serbestisi ilkesini benimsemiştir. İlgili taraflar iddia ve savunmalarını her türlü; yazılı delille, bilirkişi ve tanık beyanı ile ispat edebilecekleri öngörülmüştür.
İştirak halinde (elbirliği şeklinde) mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerden biri veya bir kaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissesinin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmazlarda yazılı tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir.
Hal böyle olunca; yazılı delile dayanak 24.5.1979 tarihli senede değer verilerek satışın geçerliliği yönünde hüküm kurulması gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 13,14, 15)
Taraflar arasında genel kadastro ile oluşan tapunun, tapu kaydına dayanarak açılan iptali davası sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, Gereği Görüşüldü:
Kadastro sırasında 125 ada 177, 184, 149, 24, 124 ada 24 ve 66 parsel sayılı ve muhtelif yüzölçümlerdeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 125 ada 177parsel Nuri ve Recep adlarına eşit hisseli olarak, 125 ada 184 parsel ve 124 ada 24 parsel Şaban, Nuri ve Recep adına 1/3 hisseli olarak, 124 ada 66 ve 125 ada 24 parsel Recep mirasçıları Recep ve arkadaşları adlarına verasette iştirak şeklinde, 125 ada 149 parsel ise 1/2 hisseler oranında Nuri ve Şaban adlarına tespit edilmiş, tespit itirazsız kesinleşerek adlarına tescil edilmiştir. Davacı Mehmet 124 ada 24, 125 ada 184, 177 ve 149 parseller hakkında 1/2 hissenin murisi Mehmet oğlu Recep'e ait olduğu iddiasına, Recep oğlu Recep mirasçıları Nevzat ve müşterekleri 126 ada 66, 125 ada 24, 177, 184, 124 ada 24 parseller hakkında tespit maliki Zeynep hissesini murisleri Recep'in 24.5.1979 tarihli senet ile satın aldığı ve Zeynep hissesinin murisleri Recep adına tescili iddiası ile davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının iptalini talep etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı Halime'nin açtığı davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davalı Güngör aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacı Nevzat ve arkadaşlarının 124 ada 66 ve 125 ada 24 parsellere açtıkları davanın reddine, davacı Mehmet'in 125 ada 77 parsel hakkındaki davasının hukuki yarar ypkluğu nedeniyle reddine, çekişme konusu 125 ada 149 nolu parselin tapu kaydının iptaline 1/2 hissesinin Mehmet oğlu Recep mirasçıları adlarına, 1/2 hissesinin tamamı 8 pay kabul edilerek 4 payı Nuri mirasçıları adlarına hisseleri oranında, 4 payıda Şaban adına tesciline, 124 ada 24,125 ada 184, 125 ada 177 numaralı parsellerin tapu kayıtlarının iptaline, 1/2 hissesinin veraset ilamına göre Zeynep hissesinin Recep oğlu Recep mirasçılarına eklenmek suretiyle Mehmet oğlu Recep mirasçıları adlarına miras hisseleri oranında tesciline, diğer yarı hissesinin 4 payı Nuri mirasçıları adına hisseleri oranında tescilen, 4 payı da Şaban adınatesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Nevzat tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece temyize konu 24 ve 66 sayılı parsellerin tapuda kayıtlı bulunduğu ve iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, iştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerden birinin taşınmazdaki hissesini diğer iştirakçilere devir ve temlikinin resmi yazılı şekilde yapabileceği müşahhas olayda bu şartın gerçekleşmemesi nedeniyle satışın geçersiz bulunduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; değerlendirme yasaya ve dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Temyize konu 24 ve 66 sayılı parsellerin tapuda kayıtlı bulunduğu, tarafların ortak miras bırakanı Recep'e ait iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği ve iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi iken mirasçılardan Zeynep hissesinin 25.4.1979 tarihli senet ile bir diğer mirasçı Recep'e satıldığı mahkemece mahallinde yapılan keşif ve uygulama ile belirlenmiştir. Aslında bu konularda taraflar arasında bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Uyuşmazlık iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi tapulu taşınmazlarda mirasçılar arasındaki hisse devir ve temliklerinde adi yazılı şekildemi, yoksa resmi şekildemi yapılacağı konusundadır. Bilindiği üzere resmi bir makam veya yetkili bir memur tarafından yetkileri dahilinde ve usulüne uygun olarak hazırlanan belgeler resmi senet, resmi bir makam veya memurun iştiraki olmaksızın taraflarca düzenlenen belgeler ise adi senet olarak vasıflandırılır. Resmi senetlerin hangi memur tarafından nasıl bir usulle düzenleneceği ilgili yasalarda ve açıkça belirtilir. Örneğin "Noter senetleri" "Yabancı ülkelerdeki Türk Konsoloslar tarafından düzenlenen resmi senetler" gibi,
Müşahhas olayda uygulanması gereken hüküm 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15/3. maddesidir. Kadastro Kanunu temel olarak delil serbestisi ilkesini benimsemiştir. İlgili tarafların iddia ve savunmalarını her türlü yazılı delille, bilirkişi ve tanık beyanı ile ispat edebilecekleir öngörülmüştür. (Md:13-14-145) İstisnası olarak anılan Yasa'nın 15/3. maddesinde "İştirak halinde mülkiyet hükümlerinin söz konusu olduğu hallerde, iştirakçilerden biri veya birkaçının belirli bir taşınmaz maldaki hissisenin diğer iştirakçilere devir ve temliki; tapulu taşınmaz mallarda yazılı, tapusuzlarda ise her türlü delille ispat edilebilir" hükmüne yer verilmiştir. Buradaki yazılı deil adı yazılı delildir. Yani resmi bir makam veya memurun iştiraki olmadan taraflarca düzenlenen bir senet satışın ispatı için yeterlidir. Şayet kanun koyucu satışın resmi yazılı şekilde icrasını istese idi, Tapu Kanunu'nda olduğu gibi bu satışın hangi memur huzurunda ve nasıl bir usule uyularak yapılacağını Kadastro Kanunu'nda da belirtirdi. Kanun koyucu böyle bir yoi izlemediğine ve sadece yazılı delilden bahsettiğine göre; bunun adı yazılı delil olduğunun kabulü zorunludur. Hal böyle olunca; dosyada mevcut usulüne uygun olarak düzenlenmiş 245.1979 tarihli senede itibar edilip satışın geçerliliği yönünde hüküm kurulması gerekirken, satışın resmi yazılı belge ile ispat edilemediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 29.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.