 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2004/13604
K: 2005/415
T: 4.2.2005
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAYIT VE BELGELERİN KAPSAMINI TAYİN
- DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
İçtihat Özeti: Mahkemece tapu kaydı ve satış senedi mahallinde doğru uygulanmalı, bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeli, çekişmeli taşınmazdaki muhdesatın kime ait olduğu araştırılıp malikten başkasına ait ise beyanlar hanesine işlenmeli ve yöntemince yapılacak keşif ile duraksamaya yer vermeyecek biçimde sonuca ulaşılmalıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 13, 20)
(1086 s. HUMK. m. 240)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 133 ada 36 parsel sayılı 2510 metrekare yüzölçü-mündeki taşınmazın tespiti sırasında uyuşmazlık çıktığından, konu Kadastro Komisyonuna intikal etmiş, Kadastro Komisyonunca yetkisizlik kararı verilerek tutanak ve ekleri Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; çekişmeli parselin tespit gibi malikleri adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan Sebahat ve diğerleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacıların davalarının reddine, taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli olmadığı gibi değerlendirmede dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Kadastro tespiti sırasında davaya konu 133 ada 36 sayılı parsel önce tapu kaydı malikleri adına tespit edilmiş ise de; taşınmazın bir kısım hissedarlar tarafından satışının ileri sürülmüş olması nedeniyle kadastro komisyonu eski tutanağın iptali ile yeni bir tutanak tanzim etmiş ve malikin belirlenmesi için malikhanesi boş bırakılan tutanak ve eklerinin kadastro mahkemesine tevdi etmiştir.
Mahkemece tespite esas olan K.Evvel 1300 tarih 162 numaralı tapu kaydı ile bu kaydın gittisi olan Şubat 955 tarih 83 numaralı tapu kaydı, tarafları bir kısım kayıt maliki mirasçısıyla Abdullah olan satış senetleri celp edilip, dosyaya konulduğu halde tapu kaydı ve satış senetleri mahallinde yeterli şekilde uygulanıp kapsamı belirlenmemiştir. Yargılama sırasında dinlenen bilirkişi ve bir kısım tanıklar taşınmazın devamlı suretle Abdullah tarafından kullanıldığını ve Abdullah'ın kayıt maliklerine icar verdiğini bilmediklerini ve Abdullah'ın bu yeri malik sıfatıyla kullandığını belirtirken bir kısım tanıklar Abdullah'ın kullanmasının malik sıfatıyla olmadığını tapu maliklerine icar ödemek suretiyle tasarrufunu sürdürdüğünü bildirmişlerdir. Mahkemece dayanılan kayıtlar yeterli şekilde uygulanmadığı gibi bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki mübayenetin giderilmesine de çalışılmamış, tapuda hissedar olan İbrahim kızı Feride'nin ölüm tarihi araştırılıp Abdullah'ın kullanmasının malik sıfatıyla olması halinde tapudaki Feride hissesinin hukuki kıymetini kaybedip kaybetmeyeceği tartışılmamış, ayrıca taşınmaz üzerindeki fındık ve meyve ağaçlarının kim tarafından dikildiği, kime ait olduğu araştırılıp malikinden başkasına ait ise muhdesat olarak kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerektiği nazara alınmadan hüküm kurulmuştur. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davaya konu parsele komşu tüm taşınmazların tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında tespite esas olan K.Evvel 1300 tarih 162 numaralı tapu kaydı ve tedavülleri tek tek okunup, hudutları zeminde yerel bilirkişilere göstertilmeli, kayıtta yazılı olup, bilirkişilerce gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanıp kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Tapu kaydının kapsamı tespit edilirken, hudutlarda bulunan yolların sabit hudut niteliği taşıyıp taşımadığı, etraflıca sorulup saptanmalı, sabit hudut niteliği taşımıyorsa kaydın miktarı ile geçerli olup, kayıt miktar fazlası üzerinde zilyetlikle iktisap şartlarının oluşabileceği nazara alınıp buna göre araştırma ve değerlendirme yapılmalıdır. Ayrıca, bir kısım tarafların dayanağını oluşturan satış senetleri ayrı ayrı okunup, kapsamları belirlenmeli, senetlerde isimleri yazılı tüm şahıslar tanık sıfatıyla dinlenip, senetlerin içeriği hakkında bilgileri alınmalı, dinlenecek bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, tapu kayıt malikleri arasında taksim yapılıp yapılmadığı, kayıt malikleri veya mirasçıları tarafından Abdullah'a hisse satılıp satılmadığı, taşınmaz üzerinde Abdullah tarafından sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğin asli nitelikte mi yoksa fer'imi olduğu üzerinde durulmalı, tapuda 1/2 hisse sahibi olan İbrahim kızı Feride'nin ölüm tarihi araştırılıp, kullanma durumu itibariyle Abdullah veya bir başkası adına tapunun 1/2 hissesinin hukuki kıymetini kaybedip kaybetmediği araştırılıp tartışılmalı, taşınmazlar üzerindeki fındık ve meyve ağaçlarının arazinin malikinden başkasına ait olup olmadığı hususu sorulup malikinden başkasına ait olduğunun belirlenmesi halinde Kadastro Kanunu'nun 19. maddesi gereğince taşınmaz üzerindeki ağaçların sahibi, cinsi, ihdas tarihi, iktisap sebebi belirtilerek kütüğün beyanlar hanesinde gösterilme yoluna gidilmeli, bilirkişi ve tanıkların beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla de-netlenmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi tutanağın malikhanesi boş bırakıldığı halde tespil gibi tescile karar verilip taşınmazın kim veya kimler adına hangi hisseler oranında tescil edileceğinin kararın hüküm fıkrasında gösterilmemiş bulunması da usul ve yasaya aykırı, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 4.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.