 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2003/8016
K: 2003/6919
T: 3.7.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
- MEN-İ MÜDAHALE DAVASI
- ZİLYETLİGİN EKONOMİK AMACA UYGUN OLARAK KULLANILMASI
- MER'A; SIVAT VE EGREK YERİ
İçtihat Özeti: Müdahalenin men 'ine ilişkin dava dosyası getirtilmeli; mahallinde bilirkişi ve tanık marifeti ile keşif yapılmalı, yansız bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu; kamu orta malı mera eyrek yeri ve sıvat niteliği taşıyıp taşımadığı, zilyetliğin başlangıç ve sürdürülüş biçimi, kullanmanın ekonomik amaca uygun olup olmadığı sorulup; maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri, tutanağm edinme sebebine aykınlığı halinde, tesbit bilirkişileri dinlenmeli; gerçeğin saptanmasma çalışılmalı, teknik bilirkişiye kroki çizdirilme1i, tüm de/iller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 16/B,C, 13/B-C,14)
(743 s. MK. m. 639)
(4721 s. MK. m. 713)
Taraflar arasında kadastra tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastra sırasında 106 ada 15 parsel sayılı 67.200 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz sıvat ve eğrek yeri vasfıyla sınırlandırılmıştır. Davacı yasal süresi içinde mahkeme ilamı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişmeli parselin teknik bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 19.000 metrekare miktarındaki bölümünün davacı adına tapuya tesciline, geriye kalan bölümünün ise tespit gibi sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı köy temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece kadastro tespiti sırasında eyrek yeri olarak sınırlandırılan taşınmazın bir bölümünün tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve davacıya ait olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş isede; yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Taşınmaz kadastra tespiti sırasında sıvat ve eyrek yeri olarak sınırlandırıldığına göre davanın Hazine ve Köy hükmi şahsiyeti aleyhine açılması gerekir. Olayda dava köye yöneltildiğine göre Hazine'nin Mahkemece davaya katılmasının sağlanması icap eder. Mahkemenin bu gereği yerine getirmemesi doğru değildir. Ayrıca davacının babası ve davacı ile Köy Hükmi Şahsiyeti arasında muhtelif tarihlerde davaların cereyan ettiği anlaşılmaktadır. Bunlardan 969/190 esas sayılı köyün müdahalesinin men'ine ilişkin dava dosyasının getirtilip mahalline uygulanmaması isabetsiz olduğu gibi diğer dosyaların uygulamasının gereği gibi yapılmamış olmasıda isabetli bulunmamaktadır. Bunlardan ayrı olarak taşınmazın başında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların bir bölümü taşınmazın bir kısmını tarım arazisi niteliğinde bulunduğunu ve 50 yılı aşkın süredir davacı tarafça kullanıldığını ifade ederken bir kısım yerel bilir~:işilerde arazinin tamamının sıvat ve eyrek yeri olduğunu ve son 7, 8 yıldır taşınmazın bir bölümünün davacı tarafça kullanıldığını söylemişlerdir. Bilirkişi ve tanık sözleri arasında mübayenetin bulunduğu açıktır. Mahkemece bu aykırılığın giderilmesine çalışılmadan karar verilmiş olması da doğru değildir. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için taraflar arasında cereyan eden 1969/190 esas sayılı müdahalenin mentine ilişkin dava dosyası getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilikişi ve aynı yönteme göre belirlenecek tanıklar huzuru ile keşif icra edilmelidir. Arazinin başında icra edilecek keşif sırasında taraflar arasında cereyan eden dava dosyalarındaki dava dilekçeleri ve kararları okunup kapsamları belirlenmeli yansız bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu kamu orta malı mer'a eyrek yeri ve sıvat niteliği taşıyıp taşımadığı, kim tarafından ne zamandanberi ne suretle kullanıldığı, kullanmanın ekonomik amaca uygun olup olmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olması halinde bu çelişkinin düzleştirme yapılmak suretiyle giderilmesine çalışılmalı, yargılama sırasında toplanan delillerin kadastra tespit tutanağının edinme sebebi sutunundaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatı ile dinlenilip tutanağın gerçeği yansıtıp yansıtmadığı saptanmalı beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan dava dilekçelerinin ve mahkeme ilamlarının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece gayrimenkulün maliki durumundaki Hazine davaya katılmadan ve yukarda belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 3.7.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.