 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E : 2003/359
K : 2003/19
T : 20.01.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ORTAK SINIRIN TESPİTİ
- KADASTRO TESPİTİ
- OLAĞANÜSTÜ ZAMANAŞIMI İLE KAZANIM
- ZİLYETLİĞE DAYANAN İKTİSAPLARDA
- İYİNİYETİN ARANMAYACAĞI
3402 s. KadastroK/7
743s.MK/639
4721 s. MK/713
Taraflar arasında kadastro teshilinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Davanın reddi üzerine Yargıtay bozma ilamında özetle; "10 no'lu panelin edinme sütununda belirtilen Ceyhan 1. Noterliğinin 1.6.1972 tarih ve 4052 sayılı noter satış senedi getirtilip uygulanarak tarafların satın aldıkları taşınmaz bölümlerinin belirlenmesi, varsa miktar fazlalığının nereden kaynaklandığının araştırılması, davalı N. tarafından sınır değişikliği yapılarak yeniden duvar çekilip çekilmediği, davacının yerine elatma olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, tutanak ve beyanlar arasındaki çelişkinin giderilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 18.5.2002 tarihli bilirkişi raporunda (A) ile işaretli 9.47 metrekare kısmın 322 ada 10 parselden ifraz edilerek 322 ada 9 parsele eklenmesine; 322 ada 9 parselin 485.35 metrekare olarak davacı Ü.K. adına, 322 ada 10 parselin 131.68 metrekare olarak davalı N.Ş. adına, 322 ada 11 parselin 87.39 metrekare olarak tespit gibi S.Y. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı N.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ortak sınıra ilişkindir. Çekişmeli parsellerin kadastro tespitlerinin 1995 yılında zilyetliğe dayanılarak yapıldığı anlaşılmakladır. Bu nedenle ortak sınırın zilyetlik durumuna göre tespiti zorunlu bulunmaktadır. Davalının taşınmazı 1972 yılında satın alınarak iktisap ettiği ve satın aldıktan bir süre sonra uyuşmazlığa konu bölüm üzerine banyo ve tuvalet inşa ettiği ve bu bölümü kullandığı bildirilmiştir. Bu bölüm üzerindeki zilyetliğin kadastro tespit tarihine kadar 20 yılı aşkın süre çekişmesiz, aralıksız sürdürüldüğü dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Zilyetlikle iktisap için iyi niyetin varlığı zorunlu değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine ve taşınmazların geometrik durumunun kadastroda belirlendiği şekilde tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20.1.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.