 |
T.C
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/12721
K: 2003/12223
T: 22.12.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAYIT VE BELGELERİN KAPSAMININ BELİRLENMESİ
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
İçtihat Özeti: Asliye Hukuk Mahkemesinden devredilen tescil davası ile tutanaklar birleştirilmen, askı ianları yaptırılmalı, mahallinde yapılacak keşifte, komşu parsel tutanakları; vergi kayıtları mahalline uygulanmalı, kapsamları belirlenmeli, taşınmazın Orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunda uzman Orman Mühendisinden ayrıntılı tek ve gerekçeli rapor alınmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazların niteliği, intikali, tasarrufu ve zilyetliğin başlangıç ve sürdürülüşü hakkında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, teknik bilirkişiden keşfi izlemeye olanak verecek kroki düzenlettirilmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 5, 13,14, 20)
(743 s. MK. m. 639)
(4721 s. MK. m. 713)
(1086 s. HUMK. m. 363, 364, 365, 366)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği Görüşüldü:
Kadastro sırasında 2112, 2113 parsel sayılı 440.24 ve 21.644 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar vergi kaydı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Bedri adına tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine tespitten önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasi davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişme konusu 2112, 2113 sayılı parsellerin 1/2'şer hisseler oranında davacılar Bedri ile Süleyman adına tesciline, taşınmazların Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 1981 yılındaki kararı gereğince i. derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığının beyanlar hanesinde gösterilmesine Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davaya konu parsellerin tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve zilyetlikle iktisap şartlarının davacılar yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.
Davacılar tarafından 21.11.1989 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davası açılmıştır. Bu dava taşınmazların bulunduğu çalışma alanında kadastro tesbitlerinin yapıldığı ve tutanakların düzenlendiği gerekçesiyle dosya Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Hukuk Mahkemesinden aktarılan dava dosyaları üzerinde yapılacak iş bu dosyalarla davalı parsellerin tutanak ve dayanakları birleştirildikten sonra gerekli askı ilanlarının yapılıp, dava dilekçesinin mahallinde uygulanıp öncelikle davanın kapsamının belirlenmesidir. Mahkemece belirtilen işlemin yapılmaması açıkça yasaya aykırı bulunmaktadır.
Kadastro tesbiti sırasında davaya konu 2112 ve 2113 numaralı parsellerin eylemli durumda 2114 numaralı parselle bir bütün olduğu, bu parsellerin 937 yılı ve 7347 , 7348, 7349 tahrir numaralı vergi kayıtları kapsamında bulunduğu belirtilmek suretiyle tesbit yapılmış ise de, mahkemece eylemli durumda bir bütün olan bu üç parseli komşu parsellerle birlikte gösterir harita örneği ile tüm komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip uygulamada bu belgelerden istifade edilmediği gibi, dayanılan ve yukarda tahrir numarası yazılan vergi kayıtları da usulen mahallinde uygulanıp, kapsamları belirlenmemiş ve gerekli değerlendirme yapılmamıştır.
Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davasının keşfi sırasında dilekçe kapsamında kalan taşınmazın bir bölümünün meyil durumunun çok yüksek olup, taşlı bulunduğu ve kısmen tarım imkanının olmadığı ifade edildiği halde mahkemece bu arazi bölümünün neresi olduğu saptanmamış, şayet davaya konu parseller içerisinde yer alıyor ise, zilyetlikle iktisap şartlarının ne suretle oluştuğu araştırılıp tartışılmamıştır.
Bütün bunlardan ayrı olarak eylemli durumda davaya konu parsel kuzey hududu itibariyle Devlet ormanına bitişik bulunmaktadır. Bu durumda; taşınmazın ormandan elde edilip edilmediğinin, bölgede orman kadastrosu yapılmış ise orman tahdit harita ve mazbatalarının uygulanması, orman kadastrosu yapılmamış ise uzman orman mühendisi veya mühendisler kurulundan alınacak raporla arazinin niteliğinin belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu gereğin yerine getirilmemesi de usule uygun bulunmamaktadır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle Asliye Hukuk Mahkemesinden devredilen tescil dava dosyası ile tutanaklar birleştirilmen, gerekli askı ilanları yapılmalı, 2112, 2113 ve 2114 numaralı parselleri komşu parsellerle birlikte gösterir harita örneği ile tüm komşu parsellerin tutanak ve dayanağın oluşturan belgeler ile bölgede orman tahdidi yapılmış ise tahdit harita ve mazbataları getirtilip dosyaya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel bilirkişiler yardımı ve uzman orman ve ziraat mühendisleri aracılığıyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında öncelikle Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesi okunup davanın sınırları tayin edilmeli, dayanılan vergi kayıtları uygulanıp kapsamları belirlenmeli, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususunda uzman orman mühendisinden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazların niteliği, intikali, tasarrufu ve bu tasarrufun hangi tarihte başlayıp ne şekilde sürdürüldüğü hususunda maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, asliye hukuk mahkemesinde yapılan keşif sırasında zilyetlik konusunda tesbit edilen bilirkişi ve tanık beyanları gözönünde bulundurulmalı, bilirkişi ve tanık beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanakları ile de-netlenmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiden dayanılan ve mahallinde uygulanan vergi kayıtlarının kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 22.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.