 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2002/554
K: 2002/330
T: 31.1.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
- KADASTRO MAHKEMELERİNDE KOCA KARISINI VEKİL SIFATI İLE TEMSİL EDEBİLİR
- DAVADA TARAF OLMAMA (Aktif Husumet Ehliyetinin Olmaması)
- DAVANIN REDDİ
İÇTİHAT ÖZETİ: Davacı (A.D.) taşınmaza zilyet olmadığı gibi dilekçede davacı gösterilmiş ve karısı Ayşe'ye izafeten de dava açmamıştır.
Kocanın eşini vekil sıfatıyla mahkemede temsil etmesi mümkün ise de, davacı davayı vekaleten açmadığı gibi esasen; usulen onaylanmış vekaletnamede dosyada yoktur.
Kadastro Kanununun 30/1. maddesinde öngörülen 3 ayrık halden biri de mevcut olduğuna göre davada taraf olmayan kişi adına tescile karar verilemiyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 30/1, 31/1)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 104 ada 22,117 ada 50,131 ada 30 ve 67 parsel sayılı 7821, 5383, 5867 ve 8489 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar 131 ada 30 parselin Osman, diğerleri davacının işgalinde olduğu beyan edilerek, tapu kayıtları nedeniyle davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı Ahmet yasal süresi içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında Ahmet, davayı eşi Ayşe adına vekaleten açtığını bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve çekişmeli 117 ada 50, 131 ada 30, 67 parsellerin Osman kızı Ayşe adına tesciline, 104 ada 22 parselin tesbit gibi davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Ahmet'in taşınmaza zilyet olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde davacı olarak Ahmet gösterilmiştir. Karısı Ayşe'ye izafeten dava açıldığı belirtilmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/1. maddesi gereğince kocanın eşini vekil sıfatıyla mahkemede temsil etmesi mümkün ise de, davacı tarafından dava vekaleten açılmadığı gibi usulen onaylanmış vekaletname dosyaya konulmamıştır. Kadastro Kanununun 30/1. maddesinde öngörülen 3 ayrık halden biri de mevcut olmadığına göre davada taraf olmayan kişi adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 31.1.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.