 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2002/36
K: 2002/20
T: 21.1.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
- AKTARILAN DAVA DOSYALARININ TUTANAKLARININ BİRLEŞTİRİLMESİ
- İLANLARIN YAPTIRILMASI - TARAF TEŞKİLİ (Davaya Katılma)
- GERÇEK HAK SAHİBİ ADINA TESCİLE
- KARAR VERME
İÇTİHAT ÖZETİ: Mahalli (yerel) Hukuk Mahkemelerinden aktarılan dava dosyalarının maliklerini belirleme görevi Kadastro Mahkemelerine ait olduğuna göre; tutanak ve dava dosyaları birleştirilerek ilanlar yapılmalı, taraf olan kişilerin tamamının davaya katılmaları sağlanmalıdır.
Öte yandan; köy demeğinin muvafakati olmadıkça; köy muhtarının davadan feragat etmesi sonuç doğurmayacağı gibi; aynı nedene dayalı açılan davalar birleştirilmen, taraflarca ileri sürülen ve resen toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek gerçek hak sahipleri adına tescile karar verilmesi gerekir.
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 4145, 4146, 4147 ve 4148 parsel sayılı 12850, 2190, 7000 ve 5630 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğu belirtilmiş, ancak ayrı ayrı şahıslar adına tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde anılan el atmanın önlenmesi davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsellere ait tutanaklar ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve çekişmeli parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
K... Köyü Tüzel Kişiliği tarafından 9.11.1986 tarihli dilekçe ile Kamil ve arkadaşları aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde elatmanın önlenmesi davası açıldığı ve dava görülmekte iken 1988 yılında kadastro tespitinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın kapsamına giren tüm taşınmazların maliklerini belirlemek görevi Kadastro Mahkemesine aittir. Davaya konu olan taşınmazlarla ilgili kadastro sırasında malikhanelerinin boş bırakılmaları gerekirken kadastro ekibince malik belirlenmiş olmasının hukuki değeri ve geçerliliği bulunmamaktadır. Ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5 ve 27. maddeleri uyarınca tutanaklarla dava dosyası birleştirilerek ve gerekli ilanlar yapılarak Asliye Hukuk Mahkemesinden aktarılan davanın tarafları olan kişilerin tamamının davaya katılmaları sağlanarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken tefrik kararı verilmesi isabetli değildir. Zira, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Öte yandan köy derneğinin muvaffakatı olmadıkça Köy muhtarının davadan feragat etmesi de hukukça sonuç doğurmaz. Hal böyle olunca; Mahkemece aynı nedene dayalı olarak açılan davalar birleştirilmen, taraflarca ibraz edilen ve resen toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince gerçek hak sahipleri adına tescile karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 21.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.