 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2002/1719
K: 2002/2225
T: 28.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
· İMAR VE İHYA YOLU İLE MÜLK EDİNME
· TAŞINMAZIN İMAR PLANI KAPSAMINDA
OLUP OLMADIĞININ TESPİTİ
İÇTİHAT ÖZETİ: Davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmişse de pırnallık yerlerin iktisabı ancak imar ihya yolu ile mümkündür. 3402 sayılı Yasa'nın 17. maddesi bunu kabul etmiş; ancak maddenin son fıkrasında ise; imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda uygulanmayacağını belirtmiştir. Bu nedenle taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
(3402 s. Kamulaştırma K. m. 17)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 323 ada 3 parsel sayılı 30671 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz iskanen oluşan ve değişebilir (Pırnallık) sınırlı toplam 21 dönüm miktarlı 31.10.1934 tarih 2165, 2166 ve 2167 nolu tapu kayıtları nedeniyle davacılar adına tespit edilmiştir. Hazinenin kayıt miktar fazlasına yönelik itirazı Kadastro Komisyonu'nun 13.12.1984 tarih 380 numaralı ek kararıyla kabul edilmiş, miktar fazlası pırnallığa bitişik kısımdan ifraz edilerek 11206 metrekare yüzölçümüyle aynı ada 16 parsel olarak Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmiş; kayıt miktarı ise aynı ada 3 parsel nosu ve 19465 metrekare yüzölçümüyle davacılar uhdesinde bırakılmıştır. Davacılar, tapu kayıtlarına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayanarak 16 nolu parselinde 3 nolu parsele ilave edilerek tespit gibi adlarına tescili istemiyle 2613 sayılı Kanun hükümlerine göre dava açmışlardır. Asliye Hukuk Mahkemesince dava Kadastro Mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece yapılan argılama sonunda; nizalı parselin pırnallıktan açıldığı ve 50 yılı aşkın süredir davacı tarafın zilyedliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 16 nolu parselin (3 nolu parsele ilave edilerek) davacı taraf adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece taşınmazın 50 yıl evvel pırnallıktan açıldığı ve davacılar yararına zilyedlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, pırnallık yerlerin iktisabı ancak imar ihya yolu ile mümkündür. 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Yasası gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık, çalılık ve pırnallık gibi yerlerin imar ihya ile mülk edinilmesi yasaklanmış ve bu kuralın geçmişe şamil olmak üzere uygulanacağı öngörülmüştür. Bu bakımdan, 3402 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar imar ihya ile mülk edinmek mümkün değildir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17/1. maddesinde imar ihya ile taşınmaz edinme koşullan düzenlenmiş, aynı maddenin son fıkrasında da du hükmün imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda uygulanamayacağı belirtilmiştir. Mahkemece Cemikebir Mahallesindeki taşınmazın tespit günü itibariyle imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmadığı gibi 17/1. maddesi yönünden de gerekli inceleme tam olarak yapılmamıştır. Taşınmazın pırnallıktan açıldığının kabulü doğru ise de, imar-ihya araştırma ve incelemesi eksiktir. Bu durumda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinde öngörülen şekilde inceleme ve araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.