 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E: 2001/3289
K: 2001/3636
T: 18.6.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
- TESCİL İLAMI İLE ALINAN TAPU KAYDI
- KADASTRO HAKİMİ GERÇEK HAK SAHİPLERİ ADINA KARAR VERMEKLE YÜKÜMLÜDÜR
Karar özeti: Dava Asliye Hukuk Mahkemesinden aktarıldığına göre kadastro hakimi gerçek hak sahipleri adına tescile karar verir. Davacının hazımsız tescil ilamı ile tapu kaydını aldığına göre bu karar davalı Hazine, Belediye ve diğer kamu kuruluşlarını bağlamaz. Bu nedenle taşınmazın öncesinin kamu ortak malı, mera veya orman niteliğinde bulunup bulunmadığının kesin olarak saptanmalıdır.
Ayrıca, taşınmaza komşu parsel kayıtlan ile davacılara ait vergi kayıtlan (varsa) getirtilmeli, zemine uygulanmalı, bilirkişi ve tanık beyanları ile denetlenmeli, zilyetliğin sürdürülüşü olaylara dayalı olarak açıklattırılmak, tutanak bilirkişileri dinlenmeli, imar planı içinde olup olmadığı araştırılmalı, kaldığı taktirde; araziden ekonomik yarar sağlanıp sağlanmıyacağı ve bu nedenle tescile tabi olup olmadığı; araştırılmalı; tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 18/1, 30/2)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 587 parsel sayılı 3.182.327.65 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi davası davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro mahkemesinde çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, davacı Şefik (mirasçıları) ile müdahil davacı Hazinenin davalılardan Eğil Belediye Başkanlığı'na karşı açtıkları davanın, davalı Belediye Başkanlığının taraf sıfatı olmadığından reddine, davacı Şefik'in açtığı davanın ve müdahil davacı Hazine'nin açtığı davanın kısmen kabul, kısmen reddine, müdahil Ali'nin açtığı davanın reddine, çekişmeli parselin bilirkişi krokisinde C, D, E, F, G harfleri ile gösterilen toplam 864.326.13 metrekarelik kısmını davacı Şefik mirasçıları ve müşterekleri adına payları oranında, bilirkişi krokisinde (A) ve (B) harfleri ile belirtilen kısımların baraj suları altında kalmasından dolayı, (K) ve (L) harfleri ile gösterilen kısımların kayalık olması sebebiyle kadastro harici bırakılmasına, J, H, l harfleri ile gösterilen kısımların Hazine adına tapuya tesciline, krokide yol olarak gösterilen 57.960.36 metrekarelik kısmın yol olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, müdahil davacı Hazine ile davalı Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Asliye Hukuk Mahkemesinden aktarıldığına göre kadastro hakimi 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi gereğince gerçek hak sahipleri adına tescile karar vermekle yükümlüdür. Davacı tarafın dayandığı tapu kaydı hasımsız olarak tescil ilamı ite alınmış olduğundan bu karar davalı Hazine, Belediye, diğer kamu kuruluşları yönünden bağlayıcı nitelik taşımamaktadır. Bu nedenle taşınmazın öncesinin kamu orta malı mera, orman veya orman toprağı niteliğinde bulunup bulunmadığının, bir başka anlatımla özel mülkiyete konu olup olmayacağının kesin olarak saptanması gerekir. Bölgede orman tahdidi yapılıp yapılmadığı araştırılmadığı gibi tahdit yapılmamış ise bölgeye ilişkin amenejman planı, memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilerek ormancı bilirkişiden taşınmazın öncesinin orman toprağı olup olmadığı yönünden rapor alınmamıştır. Ayrıca gerek yerel bilirkişilerden, gerekse tanıklardan taşınmazın öncesinin orman olup olmadığı yolunda bilgi alınmamış, ayrıca dava konusu taşınmazı dıştan çevreleyen komşu parsel tutanak ve dayanakları getirtilerek ve zemine uygulanarak bilirkişi ve tanık beyanları denetlenmemiştir. Davacılara taşınmazla ilgili vergi kayıtları olup olmadığı sorulmamış, varsa vergi kayıtları getirtilmemiş ve usulüne uygulanmamıştır. Taşınmazın öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu ve kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklara açıklattırılmamış, tutanak bilirkişileri tanık sıfatı ile dinlenilmemiştir. Taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı sorulmamış, imar planı kapsamında kaldığı takdirde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/1. maddesi gereğince tarım arazisi olarak kullanılmayacak araziden ekonomik yarar sağlanmasının mümkün olup olmadığı ve bu nedenle tescile tabi olup olmayacağı değerlendirilmemiştir. Mahkemece Belediye aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş ise de, taşınmazın Belediye sınırları içinde olması nedeniyle bu yöndeki karar da usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan şekilde deliller toplandıktan sonra mahallinden keşif yapılarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 18.6.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.