 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E:1999/2340
K:1999/2369
T:17.6.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KEŞİF GİDERLERİ
GİDERLERİN YATIRILMASI İÇİN KESİN SÜRE VERİLMESİ
SÜRENİN DOLDUĞU GÜNLE KEŞİF GÜNÜ ARASINDA 1
HAFTALIK SÜRENİN BULUNMAMASI
ÖZET : Davacıya; keşif giderlerinin yatırılması için 10 günlük kesin süre verilmişse de; sürenin dolduğu gün ile keşif günü arasında 1 haftalık bir süre bulunmamaktadır, bu süre içerisinde de bilirkişi ve tanıklara keşif günü bildirilemez.
Amaç; uyuşmazlığı çözecek şekilde keşif icra etmek olduğuna; ara kararıyla da bu amaca ulaşılamayacağından, yeni bir keşif günü tayin edilerek uyuşmazlığın esastan çözülmesi gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 163, 363)
(3402 s. Kadastro K. m. 36)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 752 parsel sayılı 24000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle hisseli olarak Hazine ve ölü Hasan oğlu Sami adına tesbit edilmiştir. İtirazı Kadastro Komisyonunda reddedilen davacı Sami, insen intikal ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Hazinenin hissesi hakkında dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Sami tarafından temyiz edılmıştır.
Mahkemece verilen süre içerisinde davacı tarafın keşif avansını Mahkeme veznesine yatırmadığı gerekçe gösterilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına ve 3402 sayılı kadastro Kanununun amacına uygun düşmemektedir. Keşif günü tayininden ve keşif icrasından amaç taraflar arasındaki uyuşmazlığın sürüncemede bırakılmadan sonuçlandırılmasıdır. Keşif günü tayin edilirken keşfin icrasını sağlayacak şekilde hareket etmek ve süreleri buna göre belirlemek gerekir. Mahkemece mahallinde 28.8.1998 tarihinde keşif icrasına karar verilmiş, keşif avansının yatırılması için de davacıya tebliğden itibaren 10 günlük kesin süre tanınmıştır. Kesin süre ile ilgili ara kararı 11.8.1998 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş, ara kararı gereğince davacıya verilen süre 21.8.1998 tarihinde sona ermiştir. Davacının verilen süre içerisinde keşif avansını yatırmadığı ve bu tarihten sonra yatırdığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ne varki; davacıya tanınan 10 günlük sürenin sonuncu günü olan 21 .8.1998 tarihinde paranın yatırılmış olması halinde dahi keşfin yapılması mümkün değildir. Zira, sürenin dolduğu gün ile keşif günü arasında 1 haftalık bir süre bulunmaktadır. Bu süre içerisinde ara kararı ile hüküm altına alınan bilirkişi ve tanıklara keşif gününün bildirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Amaç uyuşmazlığı çözecek şekilde keşif icra etmek olduğuna, hükme esas alınan ara kararıyla da bu amaca ulaşmanın mümkün olmadığı açıkça belli bulunduğuna göre yeni bir keşif günü tayin edilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. Mahkemece Yasa'nın amacına aykırı bir yorumla belirtilen şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 17.6.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.