 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E:1999/188
K:1999/98
T:1.2.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNDEN SONRA DOĞAN
UYUŞMAZLIKLAR
GENEL MAHKEMELERİN GÖREVİ -GÖREVSİZLİK KARARI
2942 SAYILI KANUNUN 38. MADDESİNDEKİ İKTİSAP
ÖZET: l- Kadastro Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca tespitten sonra doğan uyuşmazlıklara bakmak görevi Genel Mahkemelere aittir. Mü dahiller; Gazi; Mustafa, Orhan ve Zehra'nın da tespitten sonra iktisap ettikleri hakka dayanarak dava açtıklarına göre, bu kişiler tarafından müdahale yolu ile açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken esastan karar verilmesi;
2- Davalı D.S.J. Genel Müdürlüğü'nün taşınmazın kuzeyinden kanal geçirdiği, bir kısım araziyi kamulaştırdığı, bir kısmını da kamulaştırmasız kullandığından, idare yararına 221 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 38. maddesinde öngörülen iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmadığı gibi; taşınmazın altından geçen kanal ile bacaların bulunduğu yer teknik bilirkişiye krokide işaret ettirilmediğinden eksik inceleme ile hüküm kurulması da; doğru değildir.
(3402 s. Kadastro K. m. 25, 26)
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 38)
(1086 s. HUMK. 7, 27)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 1554 parsel sayılı 5312 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan bahisle malikanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacılar Hüseyin ve Yılmaz tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası ile davacı Yılmaz tarafından Kiraz aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davası görevsizlik kararı ile Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. D.S.I. Genel Müdürlüğü dava konusu yerde hava bacası ve kapaklı savaklar bulunduğundan bahisle, diğer müdahiller ise satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların davalarının kabulüne, müdahiller Gazi, Mustafa, Orhan ile Zehra'nın tespitten sonra dava konusu taşınmazdan yer satın aldıkları anlaşıldığından davalarının reddine, dava konusu taşınmazın krokide "A" harfi ile işaretli 199,64 metrekarelik kısmının davacı Yılmaz adına tesciline ve bu yere davalı Kiraz'ın elatmasının önlenmesine, taşınmazın krokide "E" harfi ile gösterilen 2414,23 metrekare yerin Hüseyin çocukları Mustafa, Ramazan ve Mümine adlarına müştereken, "C" harfi ile işaretli 2518,04 metrekare yerin müdahil davacı ve davalı Kiraz adına tesciline, "E" ve "A" bölümleri üzerinde D.S.I. bacalarının olduğu hususunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, müdahil D.S.İ. Genel Müdürlüğü ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Kadastro Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca tespitten sonra doğan uyuşmazlıklara bakmak görevi Genel Mahkemelere aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup Kadastro Hakimi görev yönünü res'en dikkate almak zorundadır. Müdahiller Gazi, Mustafa, Orhan ve Zehra tespitten sonra iktisap ettikleri hakka dayanarak dava açtıklarına göre bu kişiler tarafından müdahale yolu ile açılan davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken görevli Mahkemenin belirtilmemesi ve esastan karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, Kadastro Hakimi doğru ve infaz. sırasında tereddütlere yer vermeyecek biçimde hüküm oluşturmakla yükümlüdür. Teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide "E" harfi ile gösterilen bölüm olmadığı halde yanlış hüküm kurulması da bozmaya gerektirir.
2)Davalı DSİ. Genel Müdürlüğü'nün taşınmazın kuzeyinden kanal geçirdiği, bir kısım araziyi kamulaştırdığı, bir kısım araziyi de kamulaştırma yapmaksızın kullandığı anlaşılmaktadır. Taşınmazın bulunduğu bölgeye ilişkin kamulaştırma haritası getirtilip kapsadığı alan belirlenmemiştir. Ayrıca, kamulaştırma yapılmaksızın el konulan bölüm ve el koyma tarihi saptanmamış idare yararına 221 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesinde öngörülen iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmamış ve değerlendirilmemiştir. Kabule göre de, taşınmaz altından geçen kanal ile bacaların bulunduğu yer teknik bilirkişiye krokide işaret ettirilmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması da isabetsizdir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 1.2.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.