 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1997/5768
K. 1997/5777
T. 26.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAYIT MALİKİ
- TAPU KAYDININ HUKUKİ DEĞERİNİ YİTİRMESİ
- TAPU DIŞI YOLLA İKTİSAP
KARAR ÖZETİ: Kayıt maliki taşınmazı 10.2.1960 tarihli senetle davalı Mehmet Ali'ye sattığı ve zilyetliğini devrettiği, kadastro tespiti ise 1991 yılında yapıldığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, tapu kaydı bu nedenle hukuki geçerliliğini yitirdikten sonra tapuda yapılan temlike değer verilemez. Davacı Mehmet'in bu sebeple iyi niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden dava konusu taşınmazın davalı Mehmet Ali adına tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K.m. 13/B-b, 12/4)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekte; temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı. inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 115 ada 16 parsel sayılı 3301.80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle Mehmet adına tespit edilmiştir. Mehmet tarafından Sulh Hukuk Mahkemesinde Mehmet Ali ve Recep aleyhine açılmış bulunan men'i müdahale davası ile Mehmet Ali tarafından Mehmet 'aleyhine açılmış bulunan tapu iptali ve tescil davası görevsizlik kararı ile Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı-davalı Mehmet'in davasının kabulüne, davalıların müdahalesinin men'ine, davacı-davalı Mehmet Ali'nin davasının reddine, dava konusu taşınmaz tapuda kayıtlı bulunduğundan bu konuda sicil oluşturulmasına gerek olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı-davalı Mehmet Ali vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli parselin tapu kaydı kapsamında kaldığı tartışmasızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kayıt maliki İsmail'in bu taşınmazı haricen Mehmet Ali'ye satıp satmadığı konusundadır. 10.2.1960 tarihli gayrimenkul satış senedinin taşınmaza ait olduğu, dinlenen bir kısım tanıkların da senedi doğruladıkları ve taşınmaza Mehmet Ali'nin zilyet bulunduğu anlaşılmaktadır. Kadastro tespiti ise 1991 yılında yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesinde öngörülen tapu dışı yolla iktisap şartlarının sözü edilen kişi yararına oluştuğu sabittir. Öte yandan, tapu kaydı bu nedenle hukuki geçerliliğini verdikten sonra tapuda yapılan temlike değer verilmesi mümkün olmadığı gibi, Medeni Kanunun 932. maddesi gereğince Mehmet'in iyi niyetli olduğunun kabulü de mümkün değildir. Hal böyle olunca, taşınmazın Mehmet Ali adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir. Kabule göre de, kadastro hakimi sicil oluşturmakla yükümlüdür. Kadastro Kanununun 12/4. maddesi göz ardı edilerek sicil oluşturulmaması da yaşaya aykırıdır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 26.12.1,997 gününde oybirliği ile karar verildi.