 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/3276
Karar No : 1997/3322
Tarih : 10.7.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BOZMA İLAMINA UYMA
TEREKENİN İŞTİRAK HALİNDE MİRASÇILARA İNTİKALİ
TAPU KAYDININ HUKUKİ DEĞERİNİ KORUMASI
KARAR ÖZETİ: Bozma doğrultusunda yapılan yargılama sonunda davaya konu 3 ayrı parseli davacıların miras bırakanı Mustafa'dan kaldığı ve terekenin paylaşılmadığı, miras bırakanın ölüm tarihine göre mirasçılarına iştirak halinde mülkiyet şeklinde intikal ettiği, mirasçılardan bir bölümün mirasçı olmayan kişilere yaptıkları satış miras şirketi yönünden bağlayıcı olmadığına, sat£m tarihinden dava tarihine kadar yirmi yıl geçmediğinden tapu kaydının hukuki değerini koruduğuna diğer parsellerin dava konusu olmaması nedeniyle tutanakların tamamlanması için kadastro müdürlüğüne gönderilmesi de
yasaya uygun olduğuna göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 15/3)
(743 s. MK. m. 581)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388. maddesinin amir hükmüne rağmen Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açan ve bu davada davacı sıfatını taşıyan Zeynep ve arkadaşlarının karar başlığında gösterilmemesi, kararın bu şahıslara tebliğ edilmemesi, Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.1.1989 tarih 1968/521 esas 1979/576 karar sayılı tavzih talebinin reddine ilişkin kararın taraflara tebliğ edilip kesinleştirilmeden yargılama yapılıp karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; Asliye Hukuk Mahkemesine verilen ve çekişmenin temelini oluşturan 5.12.1968 tarihli dava dilekçesi okunarak kapsamı belirlenmeden tüm taşınmazların davalı sayılmasının da isabetsiz olduğu belirtilerek, dilekçede yazılı hudutlar içinde kalan taşınmazların davalı olacağı, dilekçe kapsamı 1dışında bulunan taşınmazların davalı olmaması nedeniyle malik hanelerinin doldurulması için Kadastro Müdürlüğüne iade edilmesi, taraflar arasında Asliye Hukuk Mahkemesinin 1968/521 esasında cereyan eden davada Mustafa'nın terekesinin iştirak halinde bulunduğu kabul edilip bu karar kesinleştiğine göre; terekeye dahil tüm taşınmazlar yönünden taksimin yapılmadığının kabulü ile mirasçılar adına tescili" gereğine değinilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 1866,1868,1869 sayılı taşınmazların 16 şar hisse kabul edilerek 5 hissenin Mustafa oğlu Hacı Mustafa, 5 hissesinin Mustafa oğlu Ali Rıza, 3 hissesinin Mustafa oğlu Dede, 3 hissesinin Ümüş mirasçıları adlarına hisseleri oranında tesciline, 1775, 1776, 1778 sayılı parseller hakkında usulüne uygun bir dava bulunmadığından ve yanlışlıkla davalı olarak bırakıldığı anlaşıldığından kadastro işlemleri tamamlanmak üzere dosya kesinleştiğinde tutanak ve eklerinin Kadastro Şefliğine iadesine karar verilmiş; hüküm, davalılardan Celalettin, Kamber, Muharrem vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davaya konu 1866, 1868,1869 numaralı parsellerin davacıların miras bırakanı Mustafa'dan kaldığı ve terekenin paylaşılmadığı, miras bırakanın ölüm tarihine göre mirasçılarına iştirak halinde mülkiyet şeklinde intikal ettiği saptandığına, mirasçılardan bir bölümünün mirasçı olmayan kişilere yaptıkları satış miras şirketi yönünden bağlayıcı olmayacağına, satım tarihinden dava tarihine kadar yirmi yıl geçmediğinden tapu kaydının hukuki değerini koruduğu belirlendiğine, diğer parsellerin dava konusu olmaması nedeniyle tutanaklarının olağan usule göre tamamlanması için tutanak ve eklerinin Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesi de usul ve yasaya uygun bulunduğuna göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMAŞINA), 10.7.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.