 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1997/3100
K. 1997/3628
T. 16.9.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO HAKİMİ, KADASTRO TUTANAĞI DÜZENLENMEYEN TAŞINMAZLARLA İLGİLİ DAVALARA BAKAMAZ
KADASTRO KANUNUNUN 14 ve 17. MADDESİ GEREĞİNCE ZİLYETLİKLE İKTİSAP
KARAR ÖZETİ: .Kadastro Hakimi. kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlarla ilgili davalara. bakamayacağı gibi, istem olmadan talep dışına çıkarak dava konusu parsellerin geometrik durumlarını değiştiremez ve miktarlarını artıramaz.
Ancak; taşınmazlar M. Nehrinin yatak değiştirmesi ile ortaya çıkan Devletin hüküm ve tasarrufları altında bulunan yerlerden olduğundan, 3402 sayılı kadastro kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri uyarınca; zilyetlikle iktisap için gerekli araştırma ve uygulama yapılmalıdır. Bu bağlamda; zilyetliğin başlangıçtarihi, sürdürülüş biçimi, konusunda yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu belirlenmeli, Eski Askeri Haritalar getirtilip bilirkişi ve tanık sözleri ile denetlenmeli, kesin olarak zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağı saptanmalı ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
(1086 s. HUMK. m. 74)
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 17)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan, dava sonucunda Verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 107 ada 1, 2, 3, ve 4 parsel sayılı 759, 261, 5048 ve 39832 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Menderes Nehrinin yatak değiştirmesi sonucu ortaya çıkan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmaları nedeniyle Hazine adına tesbit edilmişlerdir. İtirazı Komisyonca reddedilen davacı, yasal süresi içinde tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında İbrahim 17.12.1943 tarih 93 nolu tapu kaydına dayanarak Eskihisar Köyü 76 parsel olarak adına tesbit edilen taşınmazın miktarının tapu miktarına tamamlanması istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine, müdahilin davasının kabulüne, 12.11.1996 tarihli krokiye göre 107 adanın kadastro tesbitlerinin iptaliyle, (A) ile gösterilen 562, 50 metrekarelik kısmın 1 nolu parsel altında sazlık ve söğütlük olarak, (H) ve (F) ile gösterilen 12537, 75 metrekarelik kısmın 3 nolu parsel, (K) ve (M) ile gösterilen 47.718,75 metrekarelik kısmın 4 nolu parsel olarak tarla vasfıyla Hazine adına tescillerine, (B), (C) , (E) ile gösterilen 5325 metrekarelik kısmın ise 2 parsel numarasıyla müdahil davacı İbrahim adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro tesbiti sırasında dava konusu 107 ada 1 parsel 759 metrekare, aynı ada 2 parsel 261 metrekare, aynı ada 3 parsel 5048 metrekare ve aynı ada 4 parsel 39.832 metrekare olarak tesbit edilmiş ve kadastro sırasında taşınmazların geometrik durumu bu miktarlara uygun olarak belirlenmiş ve askı ilanları da buna uygun olarak yapılmıştır. Taşınmazların geometrik durumları ile ilgili olarak dava açılmadığından bu yön kesinleşmiştir. Kadastro tesbiti sırasında düzenlenen harita ile taşınmazın eylemli geometrik biçiminin farklı olması Hakimin doğrudan müdahalesini gerektirmez. Bir başka anlatımla hakim, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 74. maddesi gereğince taleple bağlı olup, talepten fazlaya da karar veremez.
Öte yandan; Kadastro Hakimi, kadastro tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlarla ilgili davalara bakamaz. Bu yön mahkemenin görevi ile ilgili olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan re'sen dikkate alınması gereken bir husustur. Mahkemece istem olmadığı ve tutanak düzenlenmediği halde talep dışına çıkılarak dava konusu parsellerin geometrik durumlarının değiştirilmesi ve miktarlarının artırılması doğru bulunmamaktadır. Ayrıca, Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama ve hükme yeterli değildir. Mahkemece zilyetliğin başlangıç tarihi ve sürdürülüş biçimi konusunda yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmamış, dava konusu taşınmazların öncesinin ne olduğu kesin olarak belirlenmemiş, taşınmazların bulunduğu bölgeyle ilgili eski tarihli askeri haritalar getirtilerek bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmemiş, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri uyarınca araştırma, inceleme ve uygulama yapılmamış, tesbit bilirkişileri tanık sıfatı ile dinlenmemiş, çekişmeli parsellerin zilyetlikle kazanılıp kazanılamayacağı ve zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği kesin olarak saptanmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulması da isabetli bulunmamaktadır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), Yargıtay duruşması için belirlenen 9.000.000'ar TL. vekalet ücretinin karşılıklı olarak taraflardan alınarak, birbirine verilmesine, 16.9.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.