 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/2431
Karar No : 1997/2424
Tarih : 16.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
TAPU KAYITLARININ ÇATIŞMASI
ÖNCEKİ VE SONRAKİ TARİHLİ TAPU KAYDI
KARAR ÖZETİ: : Davalıların adlarına kayıtlı tapu kaydı Hazinenin 4753 sayılı Kanuna göre 5.9.1968 tarih ve 85 vs... sayılı ile oluştuğu; buna karşılık davacının tapu kaydı ise Hazinenin dağıtımı ile tescil ilamı ile 15.11.1971 tarih ve 14 numara ile oluşturulmuştur. Bu bağlamda tescil davasında diğer davacı ve davalılara husumet yöneltilmediğinden bu karar onlar için bağlayıcı değildir. Ayrıca Hazine kişilere taşınmazı temlik ettiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/3. ve 1. maddeleri uygulanmaz.
Dava konusu yere her iki tapu kaydı uyduğu gibi kayıtların çatışması nedeniyle önceki tarihli ve doğru temeledayanan davalıların tapusuna değer verilerek uyuşmazlığınçözümlenmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 639,931)
(3402 s. Kadastro K. m. 10, 11,46/1-3)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava konusu taşınmazlara ait tespit tutanağı ve ekleri taraflarca aynı kuvvet ve mahiyette tapu kaydı ibraz edildiğinden bahisle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 10. maddesinin 4. fıkrası gereğince Kadastro Mahkemesine devir edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli parsellerin Mehmet adına tesciline karar verilmiş; hüküm, Necip ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro davaları çekişmeli yargı niteliğinde olan davalardır. Kadastro Kanunu'nun 10. maddesi gereğince yetkisizlik kararı ile mahkemeye intikal eden işlerde itiraz eden kişilerin hem davacı hem de davalı sıfatı bulunmaktadır. Bu nedenle karar başlığında tarafların sıfatlarının doğru olarak gösterilmesi gerekirken hepsinin davacı olarak gösterilmesi doğru değildir. Öte yandan, tarafların dayanakları olan tapu kayıtlarının çekişmeli parselleri kapsadığı ve kayıtların çakıştığı tartışmasızdır. Davacı - davalı Necip ve arkadaşları 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan ve Hazinenin temliki ile adlarına tescil olunan 5.9.1969 tarih 85, 91', 132, 155 ve 169 numaralı tapu kayıtlarına dayanmışlardı r. Taşınmazların tapusuz olması nedeniyle tapuya bağlandığı belirlenmiştir. Buna karşılık davacı - davalı Mehmet'in tescil ilamı ile oluşan 15.11.1971 tarih 14 numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Tescil tapusunun Hazine tarafından dağıtım yapıldıktan sonra alındığı belirlenmiştir. Tescil davasında diğer davacı ve davalılara husumet yöneltilmediğinden bu karar onlar için bağlayıcı nitelik taşımamaktadır. 27.1.1954 gün 1953/14 esas ve 1954/1 sayılı Içtihatı Birleştirme Kararı uyarınca kişiler tarafından zilyetliğe dayanılarak açılan ayın davalarının dinlenmesi mümkün değildir. Ayrıca, Hazine tarafından taşınmaz kişilere temlik olunduğuna ve taşınmazın Hazinenin mülkiyetinden çıktığı sabit olduğuna göre 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/3. maddesi uyarınca anılan maddenin 1. fıkrasının davada uygulama yeride bulunmamaktadır. Kaldı ki tapu kayıtlarının çakışması halinde önceki tarihi taşıyan ve doğru temele dayanan tapu kaydına değer verilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. Kişilere ait tapu kayıtlarının 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşturulmuş olması o kayıtların doğru temele dayanmadığı şeklinde yorumlanamaz. Hal böyle olunca; 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan tapu kayıtlarına değer verilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığından temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 16.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.