 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/1007
Karar No : 1997/715
Tarih : 24.2.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
TAŞINMAZIN BÖLÜMLERİ HAKKINDA SİCİL
OLUŞTURULMASI
İFRAZ HARİTASININ KARARA EKLENMESİ
KARAR ÖZETİ: : 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 32/3. maddesi gereğince taşınmazın ifrazına karar verildiğine göre, ölçekli ifraz haritasının karara eklenmesi ve taşınmazın diğer bölümü hakkında da sicil oluşturulmalıdır.
Kabule göre de, veraset ilamı mahkeme kararının eki niteliğinde değildir. Kararın hüküm fıkrasında adlarına tesciline karar verilen kişilerin açık kimlikleri ile pay oranları belirtilerek tescile karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 32/3)
(1086 s. HUMK. m. 388/6 ve 389)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
kadastro sırasında 360 ada 74 parsel sayılı 2.401.155 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kamu orta malı mer'a olarak sınırlandırılmıştır. Mehmet, taşınmazın bir bölümü hakkında vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve kesin hükme dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli parselin 10.909 metrekarelik bölümünün Veli mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Belediye Tüzel Kişiliği tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddesi gereğince kesin hüküm taraflar yönünden bağlayıcı olduğuna göre davalı Belediyenin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 32/3. maddesi gereğince taşınmazın ifrazına karar verildiğine göre, ölçekli ifraz haritasının karara eklenmesi ve taşınmazın diğer bölümü hakkında da sicil oluşturulması gerekirken, kalan bölüm hakkında hüküm kurulmaması isabetsizdir. Kabule göre de, veraset ilamı Mahkeme kararının eki niteliğinde değildir. Kararın hüküm fıkrasında adlarına tesciline karar verilen kişilerin açık kimlikleri ile pay oranları belirtilerek tescile karar verilmesi gerekirken, atıf yapılarak hüküm kurulması da doğru bulunmamaktadır. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 24.2.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.