 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1996/820
K. 1996/770
T. 15.2.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖLÜM TARİHİNE GÖRE MİRASIN İNTİKALİ
İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET
MÜŞTEREK MÜLKİYET
TAPU DIŞI SATIŞ
KARAR ÖZETİ : Ölüm tarihine göre mirasın intikal şekli ve buna bağlı olarak varılacak sonuç tamamen farklıdır. Maddi hataya ilişkin bozma kararına uyulmakla ilgili taraf yararına usuli müktesep haktan söz edilemez. Bu durumda, Mehmet mirasçıları arasında terekenin paylaşılıp paylaşılmadığı ve taşınmazın paylaşım sonucu oğlu Ahmet'e intikal edip etmediği belirlenmeli, bu konuda taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmalı, tespit bilirkişileri de tanık sıfatıyla dinlenmeli, paylaşıldığı ve Ahmet'e isabet ettiği sonucuna varıldığı takdirde, satış senedi kapsamına giren tüm taşınmazların alıcı Hanife adına tesciline karar verilmelidir. Aksi takdirde; Mehmet'in, MK.nun yürürlüğünden önce ölmesi nedeniyle terekesi müşterek mülkiyet şeklinde mirasçılarına intikal edeceğinden, paydaşların üçüncü kişilere yapacakları satışlar geçerli ,olduğundan, 3402 sayılı Kadastro Kanununun T13/B-b maddesi gereğince Ahmet'e ait payın, davacı Hanife adına tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 13/B-b)
(743 s. MK. m. 623, 628, 629, 631)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Taşınmazlar, Ağustos 1289 tarih, 70 ve 74 numaraları ile İsmail, Mustafa, Edibe, Fatma ve Mehmet adına kayıtlıdır. Davacı bu taşınmazları kayıt maliklerinden olan Mehmet'in oğlu Ahmet'ten 27.4.1964 tarihli senetle satın aldığını ileri sürmüştür. Mehmet, 1927 yılında öldüğünden terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabidir. Satıcı dışında diğer mirasçılar da vardır. Diğer mirasçılar satışa katılmadıklarına göre, Ahmet'in tek başına bu yeri satışı geçersizdir denilerek, tapuda kayıtlı taşınmazın tapu dışı satışı da geçersiz bulunduğundan, davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma-ya uyularak yapılan yargılama sonunda, dosya davaya konu parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davanın reddine, çekişmeli parsellerin hisseleri nispetinde davacı Hanife ile davalılar Osman ve müşterekleri adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hanife tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz istemi 391 ada, 9, 19 ve 21 sayılı parsellere ilişkindir. Çekişmeli parsellerin tapu kayıtları kapsamında kaldığı, tapu kayıt maliklerinin İsmail, Mustafa, Edibe, Fatma ve Mehmet olduğu; taşınmaza kayıt maliki Mehmet'in oğlu Ahmet'in zilyet bulunduğu, kayıt maliki Mehmet'in 1327 yılında vefat ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 6.4.1994 tarih, 15750-4591 sayılı kararında, Mehmet'in 1927 yılında öldüğü kabul edilerek hüküm oluşturulmuş ise de, Mehmet'in ölüm tarihinin yanlış gösterilerek sonuca varıldığı anlaşılmıştır. Ölüm tarihlerine göre mirasın intikal şekli ve buna bağlı olarak varılacak sonuç tamamen farklıdır. Maddi hataya ilişkin bozma kararına uyulmakla ilgili taraf yararına usuli müktesep haktan söz edilemez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, Mehmet mirasçıları arasında terekenin paylaşılıp paylaşılmadığı ve bu taşınmazın paylaşım sonucu oğlu Ahmet'e intikal edip etmediği belirlenmeli, bu konuda taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmalı, tesbit bilirkişileri de tanık sıfatı ile dinlenmeli, taşınmazın paylaşıldığı ve paylaşım sonucu Ahmet'e isabet ettiği sonucuna varıldığı takdirde satış senedi kapsamına giren tüm taşınmazların alıcı Hanife adına tesciline karar verilmelidir. Aksi takdirde Mehmet'in, Medeni Kanunun yürürlüğünden önce ölmesi nedeniyle terekesi müşterek mülkiyet şeklinde mirasçılarına intikal edeceğinden ve müşterek mülkiyet durumunun söz konusu olduğu hallerde paydaşların üçüncü kişilere yapacakları satışlar geçerli olacağından, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesi gereğince Ahmet'e ait payın Hanife adına tesciline karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu hususlarda yeterli araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 15.2.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.