Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1996/70
K. 1996/1
T. 22.1.1996

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
KIYI KANUNU
TESPİTTEN SONRAKİ TAPU DIŞI SATIM
GÖREVLİ MAHKEME
 
KARAR ÖZETİ: Bir taşınmazın tapuya tescil edilmesi mümkün olmadığı halde, tapuya tescil edilmiş olması hukuki anlam ve değer taşımadığından, böyle bir kaydın iptalinin istenmesi halinde, kök tapu kaydı kapsamında kalan tüm davaların getirtilip, birleştirildikten sonra; kıyı kenar çizgisi İdare tarafından belirlenmiş ise, keşif yapılarak kroki çizdirilmeli; belirlenmemiş ise, jeolog bilirkişi kuruluyla kıyı kenar çizgisi saptanmalı, kumsal alanın; özel mülkiyete konu olup olmayacağı düşünülmeli, deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmelidir.
 
Diğer taraftan; müdahil, tespitten sonra tapu dışı(harici) satımla davaya katıldığından, uyuşmazlığa bakma görevi genel mahkemelere aittir. Bunun istemi yönünden de görevsizlik kararı verilmelidir.
(3621 s. Kıyı K. m. 4/2, 9)
(3402 s. Kadastro K. m. 26/d, 40)
(743 s. MK. m. 931)
(1086 s. HUMK. m. 7, 27)
 
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
 
Kadastro sırasında çekişmeli parsel, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğu nedeniyle malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinde Hazine tarafından açılan tapu iptali ve elatmanın önlenmesi davası, görevsizlikle Kadastro Mahkemesine devredilmiştir. Yargılama sırasında Melahat, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve çekişmeli parselin müdahiller adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
 
Dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu 87 hektar 5000 metrekare miktarındaki alanın, 9.11.1964 tarihinde idari yoldan belediye adına tapuya bağlandığı, belediye tarafından çekişmeli parselin davalıya satıldığı ve taşınmazın tapu kaydı kapsamında kaldığı tartışmasızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın özü, çekişmeli parselin de içinde bulunduğu alanın niteliği itibariyle tapuya tescili mümkün olan yerlerden olup olmadığı hususundadır. Bir taşınmazın tapuya tescili mümkün olmadığı halde, tapuya tescil edilmiş olması hukuki anlam ve değer taşımaz. Bu gibi yerlerin kamu tüzel kişileri tarafından satılması da hukuken sonuç doğurmaz. Bu gibi durumlarda Medeni Kanunun 931. maddesinin uygulanması da mümkün değildir. Mahkemece, taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı belirtilerek ve tapu kaydına değer verilerek hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. 3621 sayılı Kıyı Kanununun 4/2. maddesinde, kıyı kenar çizgisi tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 9. maddesinde, kıyı kenar çizgisinin tesbiti görevi Valiliklere verilmiştir. Mahkemece, İdare tarafından kıyı kenar çizgisinin belirlenip belirlenmediği sorulmamıştır. Kıyı kenar çizgisi İdare tarafından belirlenmiş ise, uzman bilirkişiler aracılığıyla mahalline uygulanmalı ve bilirkişilere denetime elverişli biçimde kroki düzenlettirilmelidir. İdare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmemiş ise, mahkemece üç kişilik jeolog bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif yapılarak, kıyı kenar çizgisi saptanmalıdır. Taşınmazın öncesinin "kumluk alan" olduğu, 1994/327 esas sayılı dosyaya ibraz edilen bilirkişi kurulu raporunda açıklanmıştır. Mahkemece bu rapor üzerinde durulmamış, raporların çeliştiği dikkate alınmamış, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesine çalışılmamıştır. Bu alanın Kıyı Kanununun 4/2. maddesi gereğince denizin etkisi ile oluşup oluşmadığı araştırılmalı, arazinin niteliği, toprak yapısı konusunda jeolog bilirkişiler ile ziraatçi bilirkişilerden ayrıntılı ve gerekçeli bilgi alınmalı, kumsal alanların özel mülkiyete konu olamayacağı düşünülmeli, tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme il~ hüküm kurulması isabetsizdir.
 
Hazine tarafından, belediye aleyhine kök tapu kaydının ve gerekse bu kaydın ifrazı suretiyle oluşan tapu kayıtlarının iptali için Genel Mahkemede dava açıldığı ve bu davaların kadastro girmesi nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarıldığı belirlenmiştir. Davaların aynı nitelikte ve dayanaklarının da aynı olduğu ve verilecek kararın birbirine etkili olacağı açıktır. Yargılamanın doğru, ucuz ve çabuk gerçekleştirilmesi için belediye tarafından oluşturulan kök tapu kaydı kapsamında kalan tüm davaların birleştirilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi zorunludur. Bu itibarla mahkemece, davaların ayrı ayrı görülmesi de doğru değildir.
 
Müdahilin, tesbitten sonra doğan hakka ilişkin tapu dışı satıma dayanarak davaya katıldığı ve mahkemece müdahil hakkında esastan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. 3402 sayılı Kanunun 26/d maddesi uyarınca, tesbitten sonra doğan haklara ilişkin uyuşmazlıklara bakma görevi Genel Mahkemelere aittir. Bunun tek istisnası, anılan Kanunun 40. maddesinde belirtilen tesbitten sonra tapu ile satın alma durumudur. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re'sen dikkate alınması gerekir. Müdahilin istemi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
 
Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 22.1.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini