 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1996/5466
K. 1996/5372
T. 21.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO MAHKEMESİNE DEVREDİLEN DAVALAR
KADASTRO HAKİMİNİN MALİK BELİRLEME ZORUNLULUĞU
KARAR ÖZETİ : Genel mahkemelerden kadastro mahkemesine aktarılan dava dosyalarında yapılacak işlem, taşınmazla ilgili olarak düzenlenen tüm tutanakların birleştirilmesi, ilanların birlikte yapılması, bütün delillerin beraber toplanması ve ayırma kararı verilmeksizin davaların birlikte çözümlenmesi şeklinde olacağından ve taşınmazın geometrik ve hukuki durumunu belirleyerek kimin adına tescil edileceği kararını vermek zorunlu olduğundan, malik hanesini boş bırakılacak şekilde davanın açılmamış sayılması kararı verilemez.
(1086 s. HUMK. m. 45, 409)
(3402 s. Kadastro K. m. 5, 27, 28/2, 30/2)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "Davacıların dayandığı tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile ayrıca sözü edilen köy paftaları, ortak mer'a tesbitine dair idare kurulu kararı ve belediye haritasının getirtilerek yeniden keşif ve uygulama yapılması, davalıların Belediyenin açtığı dava yönünden delillerin toplanması, dava konusu yerde özel kişilere ait tapulu taşınmazların olup olmadığının araştırılması, kroki çizdirilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiş; kabule göre de; hüküm kurulan 5360 dönümlük yerin hududunun belirtilmemesi, davacıların tapu kayıt miktarı kadar yerin tefrik edilmemesi, Mehmet mirasçıları ile Nallıdere Köyünün kararda gösterilmemesinin isabetsiz olduğu" belirtilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; çekişmeli parselin tesbit gibi tesciline, Nallıdere Köyünün müdahalesinin men'ine, belediye başkanlığının açtığı davanın ve İbrahim ve arkadaşları aleyhine açılan men'i müdahale davasının reddine, davalılar Ahmet, Mustafa, (M.A.) ve Tahsin hakkında açılan davanın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı belediye başkanlığı ile davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesine açılan elatmanın önlenmesi davaları davaya konu olan taşınmazlar hakkında tutanak düzenlenmesi nedeniyle kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Dava konusu olan taşınmazların kadastro tesbiti sırasında malikhanelerinin belirlenmiş olması hukukça değer taşımaz. Uyuşmazlık, taşınmazların niteliğine ve hukuki durumuna ilişkin bulunduğuna göre malikhanelerinin boş olarak düzenlenmesi zorunlu bulunmaktadır. Bir başka anlatımla, Genel Mahkemede davalı olan taşınmazların geometrik ve hukuki durumunun Kadastro Hakimi tarafından belirlenmesi gerekir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5 ve 27. maddeleri uyarınca Genel Mahkemeden aktarılan dava ile düzenlenen tüm tutanakların birleştirilmesi, birlikte ilanların yapılması ve davaların birlikte görülmesi gerekir. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için de, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Gerek davacılar, gerekse davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davaların birlikte çözümlenmesi gerekirken, ayrılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 28/2. maddesi ile saklı tutulan 30/2. maddesi göz önünde tutulmaksızın Kadastro Mahkemelerinde uygulama yeri olmadığı halde, davalı Ahmet ve arkadaşları hakkında açılan davanın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi de doğru değildir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, 21.11.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.