 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
E. 1996/5231
K. 1996/5097
T. 7.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
GEÇERLİ TAKSİM KOŞULLARI
KARAR ÖZETİ : Gayrimenkul taksimi bütün mirasçılar bulunmadıkça yada temsil edilmedikçe mümkün olamayacağından, mirasçılardan birine herhangi bir yer verilmediği sabit olursa geçerli bir taksim söz konusu olamayacağından, nizalı yerin kullanılmasına ses çıkarılmaması, sonuca etkili olamayacağından, taşınmazın payları oranında mirasçılar adına tesciline karar vermek gerekir.
(743 s. MK. m. 586, 589)
(3402 s. Kadastro K. m. 15)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 116 ada, 1 parsel sayılı 9400 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan senet iptali ve tescil davası davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli parselin davalı Zeki adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hüseyin, müdahil Dudu ve davacı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Nizalı taşınmazın davacı ve müdahil Dudu'nun babaları Ali'den kaldığı, Ali'nin 1966 senesinde öldüğü, Ali'nin ve ölümünden sonra da oğlu Hüseyin'in zilyetliğinin iktisabı sağlar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından Hazine'nin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE.
2- Davacı Hüseyin ve Dudu'nun temyizine gelince; Her ne kadar mahkemece taşınmazın davalı tarafından davacı Hüseyin'den 1989 tarihinde satın alındığını kabulle satışa değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da; dinlenen bilirkişi ve tanıklar taşınmazın muris Ali'den kaldığını, erkek çocukları arasında yapılan taksim sonucu davacıya düştüğünü, ancak bu taksimde müdahil Dudu'nun bulunmadığını ve Ali'den kalan gayrimenkullerden müdahile herhangi bir yer verilmediğini beyan etmişlerdir. Bu durumda mirasçılar arasında geçerli bir taksimin yapıldığından söz edilemez. Davacı Hüseyin'in nizalı yeri muayyen bir müddet kullanması ve müdahilin ses çıkarmaması taksimin yapıldığını göstermez. Bu itibarla davanın kabulüne ve taşınmazın payları oranında Ali mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 7.11.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.