 |
T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/3692
Karar No : 1996/3605
Tarih : 10.9.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HUSUMETİN TESBİT MALİKLERİNE YÖNELTİLMESİ
(TEVCİHİ)
TARAF TEŞKİLİ
HUSUMET YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİ
KARAR ÖZETİ : Davacı; yasal süresi içinde tapu kadastro müdürlüğü aleyhine açtığı davada bir kısım parsellerin adına tescil edilmişse de kadastro davalarında husumetin tesbit maliklerine; birden fazla ve davada pay'a yönelik ise (müşterek mülkiyet halinde) malik bulunan diğer paydaşlara yöneltilmesi zorunlu olduğu halde, taraf teşkil edilmeden davaya bakılması mümkün olmadığından, davanın husumet yönünden reddi gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 73)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
kadastro sırasında 162 parsel sayılı 397, 92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı adına tesbit edilmiştir. Davacı yasal süresi içinde tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak Tapu Kadastro Müdürlüğü aleyhine dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli parselin davacı adına tesciline, diğer parseller içinde kalan bölüm için dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro davalarında husumetin tesbit maliklerine, tesbit malikleri birden fazla olup, dava paya yönelik ise, müşterek mülkiyet halinde tesbitte malik bulunan diğer paydaşlara yöneltilmesi zorunludur. Davanın tesbit maliklerine yöneltilmediği belirlenmiştir. Usulen taraf teşkil edilmeksizin davaya bakılması mümkün değildir. Bu nedenle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilmesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 10.9.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 132 ada 5 parsel sayılı 727,91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, imar planı içinde olup konut alanı olduğu ve evveliyatının harman yeri olduğu, bu gibi yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün bulunmaması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacılar, yasal süresi içinde irsen intikal ve babalarının bu parselde ilgili olarak mer'aya tecavüz suçundan beraat ettiğine dair Sulh Ceza Mahkemesinin .14.4.1960 tarih ve 1957/640 esas, 1960/306 karar sayılı ilamına dayanarak.dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli parselin hisseleri nispetinde Ahmet mirasçıları adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere, kesinleşen Ceza Mahkemesi kararı ile taşınmazın özel harman yeri olduğu saptandığına ve zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı taraf yararına gerçekleştiği sabit olduğuna göre davalı. Hazinenin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, Kadastro Hakimi doğru sicil oluşturmak ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi gereğince gerçek hak ve sahipleri adına tescile karar vermekle yükümlüdür. Dosyaya ibraz edilen veraset, ilamında mirasçıların payları belirlenmiş olmasına rağmen, Mahkemece mirasçıların payları değişik olarak saptanmıştır. Veraset ilamları aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerdir. Aksi kanıtlanmadıkça veraset ilamlarına aykırı uygulama yapılamaz. Davacılar tarafından veraset ilamına itiraz edildiği takdirde verasetin iptali davası açılması için önel verilmesi ve sonucunun beklenmesi, aksi takdirde veraset ilamındaki oranlara göre mirasçılara, pay verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 16.10.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.